17.05.2012
ÇİFTE SOYGUN / FLYPAPER (Rob Minkoff 2012)
Sanırım Aslan Kral belli bir kuşak için nostaljik bir
etkiye sahip önemli animasyonlardan biridir. İçerik anlamında tartışılabilecek
pek çok niteliği olsa bile Aslan Kral’ın bir fenomen olduğunu kabul etmek
gerek. İşte Aslan Kral ve Stuart Little gibi animasyonlara imza atmış yönetmen
Rob Minkoff bu kez Çifte Soygun isimli filmle sinema salonlarında boy
gösteriyor. Gelin şimdi önce filmin konusuna değinelim; ardından da filme
ilişkin detaylar üzerinde duralım.
Bir
bankanın kapanış saatine yakın para bozdurmak isteyen Tripp Kennedy, işlemini
veznedar Kaitlin’e yaptırırken bankada da güvenlik sistemi güncellenmektedir.
Tam o sırada bankada bir hareketlilik olur ve banka eş anlı olarak iki soygun çetesi tarafından soyulmak
istenir. Çatışma sırasında bankada bulunan müşterilerden biri de öldürülür.
Üstüne üstlük bankanın tüm çıkışları otomatik olarak kilitlenir. Geriye,
bankayı soymak isteyen iki çete, rehineler ve peş peşe gelen cinayetler kalır.
Takıntılı bir kişiliğe sahip olan Tripp, Jack Hayes ile başlayan cinayetleri
çözmek için elinden geleni yapar. Onun takıntılı tavırları ve soyguncuların
birbirleriyle mücadeleleri her şeyin karmakarışık bir hal almasına neden
olur... Çifte Soygun’un senaryosu, Felekten Bir Gece ve Hayat Sana Güzel
filmlerinin senaryosunu yazmış olan Jon Lucas ve Scoot Moore tarafından
yazılmış. Yani karşımızda sözünü ettiğimiz filmlerin kıvamında bir güldürünün
olduğunu söyleyebiliriz. Banka soygunu güldürüye bir nevi macera etkisi veriyor
ve zaman zaman film polisiye bir havaya bürünüyor. Hatta Tripp karakterinin
cinayetleri ve olayların gerçek yüzünü bulmaya yönelik takıntılı tutumu bana
Agatha Cristie’nin çok bilinen karakteri Hercule Poirot’un bir nevi parodisi
gibi geldi. Film, karakterler bankada kilitli kaldıkları için tek ve kapalı bir
mekanda geçiyor. Çok fazla karakter de yok. Dolayısıyla, aksiyon şansı çok
fazla değil. Bu açıdan yönetmen Rob Minkoff’un risk aldığını söyleyebiliriz. Zira
animasyonun sınırsız hayal gücüne izin veren dünyasından sonra tek mekanda az
sayıda karakter arasında geçen bir güldürü çekmek zorlayıcı olabilir. Buna
rağmen Çifte Soygun eğlenceli bir film olmayı başarıyor.
Filmdeki
oyunculuklara gelirsek... Grey’s Anatomy ile yıllar sonra popülerliği yakalayan
Patrick Dempsey’nin karizmatik ve soğukkanlı beyin cerrahından takıntılı Tripp’e
evrimini gözlemlemek oldukça keyifli. Daha çok gerilim, polisiye ağırlıklı
filmlerde izlemeye alışkın olduğumuz Ashley Judd da Kaitlin rolünde oldukça
başarılı. Bu iki karakter dışında diğer oyuncuların ise karakterlerden çok
tipleri canlandırdıklarını söylemek yerinde olur. Özellikle beceriksiz
soyguncular Reçel ve Fıstık Ezmesi kesinlikle birer tip. Diğer banka
çalışanları ve rehineler de öyle. Dolayısıyla kişilere dair, kişilerin
birbirleriyle ilişkilerine dair çok derinlikli bir bilgiye sahip olmamız mümkün
değil. Film boyunca onlara ilişkin edindiğimiz bilgiler son derece yüzeysel
kalıyor.
Filmin diğer
sinematografik yönlerinin asgari düzeyde başarıya sahip olduğunu, ışığı,
kurgusu, dekor ve kostümüyle, ses ve müziğiyle ortalama bir düzeyde olduğunu
söyleyebilirim.
Bana göre Çifte
Soygun Tripp ve Kaitlin’in ana karakter olduğu, Reçel ve Fıstık Ezmesi’nin de
eklemlendiği ve başka soygunların
gerçekleşeceği devam filmleri gelebilecek bir yapım. Kanımca bunda senaristler
Scott Moore ve Jon Lucas’ın Hangover serisinden getirdikleri alışkanlıkları
etkili olabilir.
Kısaca, Çifte Soygun
bir baş yapıt değil kuşkusuz. Ama size eğlenceli zaman geçirtebilecek, ortalama
bir piyasa filmi. Kafanızı dağıtmak istediğinizde iyi bir seçim olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder