Daha
çok sinema, müzik, spor gibi alanlarda kazandıkları ve/veya onlara atfedilen
başarılarıyla kitle iletişim araçları yoluyla gündeme gelen, örgütsel güçleri kısıtlı olmasına
karşın profesyonel yaşamları kadar özel yaşamlarıyla da toplumun ilgisini çekip
model alınan, zaman zaman taklit edilen şöhretli kişiler yıldız olarak tanımlanmaktadır.
Yıldız
sisteminden kapitalist üretim biçimlerinin egemen olduğu dönemlerden bu yana
söz edilmektedir. Yıldız sisteminin doğuşu Amerika Birleşik Devletleri’nde
sinemanın yaygınlaştırılması çalışmaları sırasında daha belirgin biçimde ortaya
çıkmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde on sekizinci yüzyılın sonlarında
sinemayı kentli yoksullarla tanıştıran yapımcılar orta sınıfın da ilgisini
çekecek çözüm arayışlarına girmişlerdir. Dönemin genel yargısı sinemanın
toplumun aşağı zevklerini yansıtan ve bu nedenle asgari düzeyde saygınlığı hak
eden bir eğlence aracı olduğu yolundadır. Film yapımcıları bu durumun
üstesinden gelmek için daha sofistike filmler çekmeye yönelmiş ve filmlerinde
de orta sınıfın tiyatro salonlarından takip edip aşk tanrıçası ya da idol
olarak tanımladığı oyunculara rol vermişlerdir. Böylelikle yıldız sisteminin
temelleri atılmıştır. Bu durum orta sınıfın sinemaya ilgi göstermesine yol açmıştır.
1914 yılında kestirimsel olarak haftada 40 milyon kişinin sinemaya gittiği
saptanmıştır. Orta sınıfın ilgisi karşısında küçük sinema salonlarının (nicleodeons) sayısı da artmıştır. I. Dünya
Savaşı ile birlikte Avrupa’da film endüstrisi duraklarken, Amerika Birleşik
Devletleri’nde Hollywood film endüstrisinin merkezi olarak belirmiştir. Hollywood’un
elde ettiği bu güçte yıldız sisteminin büyük bir etkisi bulunmaktadır.
Yıldızın
edimsel alanları olan sinema, televizyon, müzik ve hatta spor kapitalizmle
birlikte sektörleşmiş, yapılan büyük yatırımlar, gelişen endüstriyel donanım ve
atılımlar, tek tipleşen sistem, yıldızın da bir meta olarak sunulmasına yol
açmıştır. Başka deyişle, yıldız sistemi fabrikasyondur; yıldızın belli bir
standartta üretimine ve tüketimine dayalıdır. Yıldız sistemi, yıldızı reklamı
yapılacak, pazarlanacak belli tipleri canlandıracak somut özelliklere sahip bir
meta olarak görür ve üretir. Yıldız sistemi bu nitelikleri belirlerken toplumun
beklenti ve gereksinimlerini gözetir. Yıldız bazen toplumun pekiştirilmesi
gereken var olan kimi niteliklerini vurgularken bazen de topluma daha önce hiç
denenmemiş olan bir yeniliği sunar. Burada toplumun talepleri ve kabul sınırları
belirleyici noktalardır. Yıldız sistemi bu ölçütler çerçevesinde yıldız
adaylarını biçimlendirir ve toplumun beğenisine sunar. Yıldız adayının mutlaka
çok yetenekli olması gerekmez. Pek çok yeteneği olmasına karşın yıldızlaşamamış
şöhretlerin varlığı bu durumu kanıtlamaktadır. Burada önemli olan yıldız
sisteminin yıldız adayını içinden çıktığı toplumun beklenti ve isteklerine göre
biçimlendirip sunabilmesi ve ilginin üzerinde devamlı olarak kalmasını
sağlayabilmesidir. Bu noktada yıldızın yalnızca profesyonel yaşantısı değil
aynı zamanda kolektif dedikodunun malzemesi olacak özel yaşantısı da öne
çıkmaktadır. Yıldız sistemi bu noktada belirleyicidir. Yıldızın toplumun merak
edebileceği kimi nitelikleri (ilişkileri, eğlence anlayışı, olumlu ya da
olumsuz bağımlılıkları vb.) kitle iletişim araçları yoluyla topluma yansıtılır.
Pekiştirilen merak duygusu yoluyla yıldıza ilgi ayakta tutulur. Toplumun
beğendiği ve sadakat gösterdiği bir yıldız yaratma, beraberinde hayranlarının yıldız
gibi olma ihtiyacını da getirir. Yıldızın filmlerine gitmenin, albümlerini alıp
maçlarını takip etmenin yanı sıra giysilerine benzer giysiler satın alma, ona
özgü aksesuarlara sahip olma, ismini taşıyan, markalaşmış ürünlerini kullanma
yıldız sistemini ayakta tutan tüketim anlayışının yansımalarıdır.
Tüm
bunların gerçekleşebilmesi için toplumun da belli niteliklere sahip olması
gerekmektedir. Yıldızın takip edilmesini (filmini izlemeye gidebilecek,
albümünü sahip olabilecek, ismiyle aynı markadaki parfümünü ya da dergisini
satın alabilecek vb.) sağlayacak belli bir ekonomik refaha sahip, yıldızın
herkes tarafından tanınacağı ama hayranlarını tek tek tanımasına izin vermeyen
büyük ölçekli, gelişmiş bir kitle iletişim teknolojisinin var olduğu,
endüstriyel yoğunluğa sahip organize olmuş bir eğlence sektöründen söz
edilebilen, insanların çalışma ve dinlenme zamanlarının tanımlı olduğu
kapitalist bir toplum yapısı yıldız sisteminin ayakta kalmasını sağlamaktadır.
KAYNAKLAR
Alberoni,
Francesco (1979) “The Powerless ‘Elit’: Theory and Sociological Research on the
Phenomenon
of the Stars” Sociology of Mass
Communication, Ed. Denis McOuail, Penguin Books, p.: 75-99.
DeFleur,
Melvin&Everette E. Dennis (1996) Understanding
Mass Communication, Houghton
Mifflin
Company.
Dyer,
Richard (1986) Stars, BFI Pub. Co.
___________
(1987) Heavenly Bodies Film Stars And Society, BFI Pub. Co.
Kapferer,
Jean-Noel (1990) Dünyanın En Eski
Medyası-Dedikodu ve Söylenti, İletişim Yay.,
İstanbul.
Mutlu,
Erol (1994) İletişim Sözlüğü, Ark
Yay.,İstanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder