23.02.2012
DÜŞMANI KORURKEN/SAFE HOUSE (Daniel
Espinosa/2012)
Hollywood sinemasının alameti farikalarının başında
gösteriş gelir. Hemen her yapımda, oyuncular, çekimler, mekanlar, post
prodüksiyon hep böyle bir anlayışa hizmet eder. Hollywood’un bu gösterişi en
iyi sergilediği türlerin başındaysa aksiyon, polisiye, macera türü filmler
geliyor. İşte bu hafta sizler için izlediğim Düşmanı Korurken bu duruma iyi bir
örnek. Baş rollerini Denzel Washington ve Ryan Reynolds’ın paylaştığı Düşmanı
Korurken’in yönetmeni ise İsveç asıllı Daniel Espinosa. Film genç yönetmen
Espinosa’nın Hollywood’daki ilk işi, ilk büyük sorumluluğu. Acaba yönetmen bu
sorumluluğun üstesinden gelebilmiş mi? Bu ve diğer konular hakkında konuşmadan
önce kısaca filmin konusuna değinelim.
CIA’in genç
ajanlarından Matt Weston kurumda “güvenli ev” olarak tanımlanmış olan
merkezlerden birinin sorumlusudur. Sahaya çıkmak için çok hevesli olmasına
karşın bir türlü istediği şansı yakalayamaz. Güvenli evde oturup zamanın
geçmesini beklediği sıkıcı günlerden birinde, vaktiyle CIA’de çaılşmış fakat
daha sonra kuruma ihanet etmiş eski bir ajan, Tobin Frost getirilir. Yine
illegal bir bilgi satışı aşamsındayken köşeye sıkışan Tobin Frost Cape
Town’daki Amerikan Büyükelçiliği’ne sığınmıştır ve sığındıktan sonra
sorgulanmak üzere güvenli eve getirilmiştir. Ne var ki Tobin Frost’un peşinde
olanlar onu orada da bulur ve genç ajan Matt Weston bir karar vermek zorunda
kalır. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi film bol miktarda kovalamaca, takip,
yakın dövüş gibi aksiyon macera türünde görmeyi umduğumuz sahnelerle dolu.
Özellikle kovalamaca, takip sahnelerinde kurgu son derece hızlı. Nefesinizi
tutup, dikkatle izleme ihtiyacı duyuyorsunuz. Filmde mekan olarak Cape Town
seçilmiş. Güney Afrika film çekmek için tercih edilen bir ülke değil
genellikle. Fakat filme farklı bir atmosfer kattığını kabul etmek gerek.
Trafiğin soldan aktığı, araçlarda direksiyonun sağda olduğu bir ülkede takip sahneleri de daha farklı bir
tat veriyor. Filmin sonlarına doğru seçilen varoş mahallesinin de filme farklı
bir hava kattığını düşünüyorum. Filmde müzik görsel akışa eşlik etmekle
birlikte asla öne çıkmıyor. Yalnızca destekleyici bir faktör olarak işlev
görüyor.
Filmde oyunculuk
anlamında bir sıkıntıyla karşılaşmıyoruz. En nihayetinde yönetmen Daniel
Espinosa’nın elinde iki başarılı oyuncu var: Denzel Washington ve Ryan
Reynolds. Tobin Frost karakteri Denzel Washington için yeni bir karakter değil.
Daha önce de benzerlerini canlandırdığı bir karakter. Ryan Reynolds ise Teklif, Hayat Sana Güzel
gibi romantik komedilerin yanı sıra Toprak Altında gibi gerilim türünde filmlerde de rol almış bir
oyuncu. Düşmanı Korurken’de canlandırdığı gözü pek, genç ajan rolünün üstesinden
hakkıyla geldiğini söylemeliyim. Filmde Sam Shepard, Robert Patrick gibi başka
usta oyuncuların yanı sıra Matt Weston’ın sevgilisi Ana Moure’yu oynayan
Fransız asıllı Nora Arnezeder gibi yeni yüzler de yer alıyor. Filmde küçük bir
rolü de olsa Nora Arnezeder’i daha sonra sık sık beyazperdede göreceğimizi
düşünüyorum.
Peki bütün bu
usta oyuncular, bütün bu aksiyon neye hizmet ediyor? Filmin senaryosuna
baktığımızda çok da derinlikli bir meseleyle karşılaşmıyoruz. Tobin Frost
vaktiyle çok iyi bir ajanken ne olup da çalıştığı kuruma ihanet etme,
uluslararası düzeyde bütün kirli çamaşırları ortaya dökme ihtiyacı duymuş; bunu
anlamamızı sağlayan bir veri yok filmde. Üstelik güvenli ev basıldıktan sonra
Tobin Frost’un peşindeki adamaların CIA bağlantılı olma ihtimalinin
dillendirilmesiyle birlikte filmin sonunu kestirmek çok zor olmuyor. Film
bittikten sonra derin bir etki bırakmıyor üzerinizde. Ama izlediğiniz için de
esef etmiyorsunuz.
Kısaca, Düşmanı
Korurken aksiyon macera türünde filmleri tercih edenleri kesinlikle tatmin
edecektir. Ama filmi izleyemezseniz çok da fazla bir şey kaçırmış olmazsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder