15.03.2010
ALICE HARİKALAR DİYARINDA / ALICE IN WONDERLAND
(Yön. Tim Burton 2010)
(Yön. Tim Burton 2010)
Tim Burton’ın 2007’de
çektiği Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi’nden sonra hangi filmle
karşımıza çıkacağı merak konusuydu.
Lewis Carroll’ın unutulmaz eseri Alice Harikalar Diyarında’yı uyarlayacağını duyduğumuzda
bunun sıradan bir iş olmayacağını ve yönetmenin tarzının filme imza atacağını
biliyorduk. Nitekim Tim Burton bu konuda izleyiciyi şaşırtmadı. Filmle ilgili
düşüncelerimi sizinle paylaşmadan önce yönetmen hakkında biraz bilgi vermenin
yerinde olacağını düşünüyorum. 1958’de California’da dünyaya gelen Tim Burton, California
Institute of the Arts’da sanat eğitimi aldı. Yönetmen olarak ilk 1971’de The
Island of Doctor Agor’u çekti. Ancak asıl çıkışını Türkiye’de Beter Böcek olarak
bilinen 1988 yapımı Beetlejuice ile yaptı. 1989’da Batman ve 1992’de Batman Returns ile ana akım
sinemadaki başarısını kanıtladı. Hollywood’da çok iyi iş yapan bir yönetmen
olmasına karşın Tim Burton’ın alışıldık genre’larda film çeken alışıldık bir Hollywood
yönetmeni olduğunu söylemek güç. Makas
Eller, Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Ölü Gelin gibi filmleri yönetmenin bu
niteliğini kanıtlamakta. Dolayısıyla Tim Burton’ın elinden çıkma Alice
Harikalar Diyarında da alışıldık bir uyarlama değil.
Eğer Carrol'un romanındaki
olay örgüsüne, yaratılmış karakterlere bütünüyle sadık kalınmış bir Alice
Harikalar Diyarında uyarlaması izlemeyi umuyorsanız Burton'ın filminin bu
beklentiden çok uzak olduğunu vurgulamak gerek önce. Filmin adına yansımasa da
senaristi Linda Woolverton’ın Wonderland yani Harikalar Diyarı yerine Underland
yani Aşağıdaki Ülke sözcüğünü seçmiş olması da filmin farklılığını
vurgulamakta. Nitekim filmde Alice düştüğü diyarın uyanacağı bir düş değil
gerçek olduğunu algılar. Filmde Alice artık küçük bir kız çocuğu değil 19
yaşında bir genç kızdır. Üstelik kendi hayatını kökten etkileyecek bir karar
vermeye zorlanmaktadır. İstemediği biriyle sırf sosyal statüsü iyi diye
evlendirilmek istenmektedir Alice. Romanda Alice’in macerasını başlatan sıkıntı
faktörü Burton’ın filminde somut bir kadın sorununa dönüşmüş ve feminist
denebilecek bir nüansla farklılaştırılmış. Alice pek çok Burton filminin ana
karakterinde olduğu üzere toplumla uyumlu bir karakter değil. Yaşadığı bu
sürece ve gözlemlediği diğer olumsuzluklara boyun eğmek istememektedir. İşte bu
motivasyonla bahçede gördüğü beyaz tavşanın peşine takılır ve ikinci kez
delikten harikalar diyarına düşer. Yine burada Alice romandaki karakterden
farklı olarak yalnızca içine düştüğü evreni şaşkınlıkla gözlemleyen değil, bu
evrende eylem içinde olan bir karakter olarak çıkar karşımıza. Oyunculuk
açısından filme baktığımızda Johnny Deep’in 7. kez bir Tim Burton filminde yer
aldığını ve yine sıradışı bir performans sergilediğini söylemek gerek. Kırmızı kraliçe
rolünde yine Burton’ın vazgeçemediği oyuncularından Helena Bonham Carter’ın çok
iyi bir iş çıkardığını belirtmeliyim. Öte yandan Alice rolünde özellikle
fiziksel nitelikleri ile Gwenth Paltrow ve Cate Blanchet’i anımsatan Mia
Wasikowska biraz sönük görünse de Burton’ın yarattığı sıradışı ve uyumsuz
karakteri doğru yorumladığı söylenebilir. Filmde, romanda üstün körü geçilen
kimi karakterlere de derinlik katılmaya çalışıldığı da gözden kaçmıyor. Her
zaman olduğu gibi Tim Burton yine gotik dokunuşları olan fantastik bir evren
yaratmış filmde. Teknik anlamda da pek çok karışık tekniğe başvurmuş.
Gelelim filme dair olumsuz
diyebileceğim niteliklere. Filmin özellikle ilk yarısının oldukça ağır tempolu
olduğunu söylemek gerek. Filmin temposu izleyiciyi cidden olay örgüsünden
uzaklaştırıyor. Filmde karakterlerin abartılı görünümleri yadırganabilir.
Ancak, hem roman hem de Tim Burton’ın alışıldık tutumu düşünülünce bunu normal
karşılamak gerekiyor. Doğrudan filme dair bir sıkıntı olmasa da pazarlama
stratejisi 3 boyutlu olmasına dayanan bu filmi Eskişehir’de 3 boyutlu izleme
olanağı yok. Üstelik filmi orijinal seslendirmeyle izleme şansınız da yok. Öte
yandan, filmin ciddi bir tüketim aracı haline gelmesi, büyük kurum ve
kuruluşların filmle bütünleşen ürünler çıkarmış olması her zaman farklı bir
duruşa sahip olan Burton’ın hayranlarını rahatsız edebilir. Genel olarak filmi
değerledirecek olursak yapım şirketi Disney için elbette Alie Harikalar
Diyarında çok iyi standartta bir film. Ancak Tim Burton’ın filmleri arasında
ortalama bir film olarak yerini alacabilecektir ancak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder