26.04.2010
UZAKLARA
GİDELİM / AWAY WE GO (Yön. Sam Mendes, 2009)
Hani, bazen bazı filmler,
deyim yerindeyse, öyle bir tat bırakır ki yeniden izlemek istersiniz. Zaman
zaman bu duyguyu ben de yaşıyorum. İşte bu hafta izlediğim film de bende böyle
bir etki bıraktı. Sözünü ettiğim film, Sam Mendes’in biraz gecikmeli de olsa
ülkemizde gösterime giren, Eskişehir’de ise sadece iki salonda oynamakta olan Uzaklara Gidelim/Away We Go isimli
filmi. İngiliz yönetmen Sam Mendes Cambridge Üniversitesi’nden mezun olduktan
sonra pek çok tiyatro oyunu yönetti. Ama bu alandaki asıl çıkışını ünlü Cabaret
müzikalini yönettikten sonra yakaladı. Biz onu ilk sinema filmi Amerikan Güzeli
ile tanıdık. Daha ilk filmiyle çok sayıda festivalden ödülle dönen yönetmen
yine Amerikan Güzeli ile en iyi yönetmen dalında Oscar ödülünü almıştı.
Ardından Azap Yolu adıyla oynayan Road to Perdition, Jarhead ve yine Hayallerin
Peşinde adıyla oynayan Revolutionary Road geldi ve bu filmlerin çoğuyla da yine
pek çok festivalde ödül aldı ya da aday oldu. Dolayısıyla karşımızda yetenekli
bir yönetmenin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Sam Mendes’in özellikle Amerikan Güzeli ile başlayan ve
Hayallerin Peşinde ile pekişen Amerikan aile yapısını eleştirdiği filmleri,
onun farklı bir çıkış yakalamasını sağlamıştı. Her iki filmde de aile kurumunu
kökünden sarsan ve aslında şu veya bu biçimde hemen herkesin yaşamının bir
aşamasında içinde hissedebileceği ikilemler, Mendes’in filmlerinde tüm
gerçekliğiyle cisimleşmiş ve izleyicisini sarsacak bir anlatımla aktarılmıştı.
Uzaklara Gidelim biraz daha yumuşak görünmekle birlikte, dolaylı yoldan da olsa
aynı eleştiriyi sürdürmekte. Bebek bekleyen Verona ve Burt daha güzel bir
gelecek için taşınmaya karar verirler. Ellerinde bazı seçenekler vardır Phonixe
ya da Montreal gibi. Taşınmayı düşündükleri şehirlerde yaşamakta olan yakınları
da kararlarında belirleyici olacaktır. Bunun üzerine yola koyulurlar. Yani
Uzaklara Gidelim bir yol hikayesi. Yaşamak isteyecekleri şehri ararken kendilerine
dair de pek çok şeyi keşfetme şansları olur.
Yönetmen Mendes filmi episodelara
ayırmış. Her bir şehirle birlikte başka bir deneyim yaşar Verona ve Burt. İşte
yönetmenin evlilik kurumuna, ebeveyn çocuk ilişkilerine eleştirisi de bu
noktada başlar. Ziyaret ettikleri her ailenin, deyim yerindeyse kimi defoları
vardır. Verona ve Burt onları gözlemledikçe nasıl bir aile ve ebeveyn
olmamaları gerektiğini netleştirirler. Filmdeki ailelerde tüm çiftler evlidir.
Verona ise ısrarla Burt’ün evlilik tekliflini geri çevirmektedir. Bu anlamda,
genel geçer klişeler açısından baktığımızda, Verona karakterinin alışıldık
kadın karakterlerden çok farklı olduğu açıktır. Burt’ü geçmişte de geri
çevirmiştir şimdi de hamile olmasına karşın evlenmeyi istememektedir. Bir arada
olmanın yegane ölçütünün evlilik olup olmadığını sorgulama şansını verir
yönetmen izleyiciye.
Uzaklara Gidelim’de Sam Mendes bizlere çok da tanıdık
gelmeyen, daha çok TV dizilerinde boy göstermiş oyunculara yer vermiş. Başrolü
paylaşan John Krasinski ve Maya Rudolph çok iyi bir performans sergiliyorlar.
Özellikle Verona karakterini canlandıran Maya Rudolph her haliyle o kadar
gerçek ve doğal ki, hayran kalmamak elde değil.
Filmin görsel anlatımı gösterişli değil belki ama olay örgüsü akıp
gidiyor. Herşey yerli yerinde. Soundtrack ise bana göre mükemmel. George
Harrison, Bob Dylan, The Velvet Underground ve The Stranglers şarkıları filme
ruh katmış. Geçen sene Amerika Birleşik Devletleri’nde gösterime giren film
senenin en iyi filmlerinden biri olarak tanımlanmıştı. Kanımca bizde ancak bir
sene sonra gösterime giren film bu niteliğini olduğu gibi koruyor. İki Babalık,
Ödül Peşinde, Salgın ve benzeri kolaycı Hollywood yapımlarının yanında parlayan
bir yıldız gibi Uzaklara Gidelim. Dolayısıyla uzun süre oynamasından yana şüphe
duyduğum bu filmi kaçırmayın diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder