12.04.2012
ŞAHANE MİSAFİR / MAGNİFİCA PRESENZA (Ferzan Özpetek/2012)
Bazı yönetmenler vardır, daha filmin jenereğinde adı
gözükmeden filmin ona ait olduğunu anlarsınız. O yönetmenin biçemi o kadar
belirgindir ki neredeyse yanılgı payı olmadan tahmin edersiniz filmin o
yönetmene ait olduğunu. İşte geçen hafta oldukça kuvvetli biçimde yapılan
tanıtımlardan sonar vizyona giren Ferzan Özpetek imzalı Şahane Misafir de
yönetmenin bugüne dek oluşturmuş olduğu üslubun yeni bir örneği. Gelin şimdi
film hakkında konuşalım.
Sicilyalı
Pietro'nun tek hayali ünlü bir aktör olmaktır. Bu uğurda Roma’ya taşınır. Tabii
bunda bir gece birlikte olduktan sonra takıntılı bir biçimde aşık olduğu
Massimo’nun da etkisi vardır. Roma’da İtalyanca bilmeyen bir grup göçmenle
birlikte bir pastanede kruvasan pişirmekte, bir taraftan da oyuncu seçmelerine
katılmaktadır. Kuzeni Maria’nın yanında konuk olan Pietro Massimo’yla birlikte
yaşayacağını hayal ettiği eski ama ambiansı olan bir ev kiralar. Ancak, ev
göründüğünden daha fazla gizeme sahiptir… Şahane Misafir daha açılış sekansında, müzik
başladığı anda bir Ferzan Özpetek filmi olduğunu belli ediyor. Zira Sezen Aksu
yönetmenin vazgeçemediği bir müzisyen. Film boyunca da Sezen Aksu şarkıları
öyküye yerli yerinde eşlik ediyor. Ferzan Özpetek’in sevdiği ve üstesinden
gelebildiği işlerden biri çok sayıda oyuncuyu yönetmek. Mizansen yaratırken çok
sayıda oyuncuyu kullanmaktan yine çekinmemiş. Yönetmenin yine klasik dönem
resim sanatıyla bağ kurabileceğimiz bir aydınlatmayı tercih ettiğini görüyoruz.
Dolayısıyla müzik seçimi, oyuncu seçimi
ve aydınlatma anlamında bir tekrarın var olduğu kesin. Ama yinelenen ögeler
yalnızca bununla sınırlı değil. Seçtiği konuyu işleyiş biçimiyle de önceki
filmlerini yineliyor yönetmen. Ferzan Özpetek her zaman geçmiş ve geçmişi
çağrıştıran nesne ve kişilerle ilgili kafa yormuş bir yönetmendir. Şahane Misafir’de de Pietro’nun kiraladığı ev
onun II. Dünya Savaşı dönemiyle ve o dönemin sırlarıyla buluşmasını sağlıyor.
Evin dekorasyonunda var olan yaşanmışlık duygusu yine tekrar eden ögelerden
biri. Yaşlı insanlar Ferzan Özpetek
filmlerinde hep erdemli, yol gösteren kişiler olarak belirirler. Burada
Pietro’nun beklenmedik konukları genç bedenler içinde olsalar da aslında yaşlı
kimseler. Gerçek anlamda yaşlı bir karakter olarak izleyicinin karşısına çıkan
Livia karakteri ise Özpetek’in sözünü ettiğim yaşlılık kavramına pek uymuyor.
Bu açıdan sıradışı bir örnek olduğunu söyleyebilirim. Eşcinsellik ima düzeyin
de bile olsa Ferzan Özpetek’in ele almaktan vazgeçmediği temalardan biri.
Nitekim bu filmde de Pietro’nun Massimo’ya olan aşkı ve Paolo’nun Pietro’ya
ilgisi üzerinden bu konu gündeme geliyor. Yalnızca travestilerden oluşan
atölyeye ilişkin çok eleştiri yapıldı. Oysa ben çok masalsı buldum filmin o sekansını.
Filmin fantastik yanıyla çok uyumlu olduğunu düşünüyorum.
Şahane
Misafir’deki oyunculara gelirsek… Ferzan Özpetek’in birlikte çalışmaktan
hoşlandığı kimi oyuncular var. Örneğin, Lea Marni rolünde izlediğimiz
Margherita Buy yönetmenin Cahil Periler, ve Bir Ömür Yetmez filmlerinde de
oynamıştı. Maria rolünde izlediğimiz Gea Martire de daha once Serseri
Mayınlar’da oynamıştı. Başrol için seçtiği Elio Germano’nun çok yerinde bir
seçim olduğunu düşünüyorum. Hayalperest, naïve ve zaman zaman nevrotik Pietro rolünde oyuncunun çok başarılı olduğu kesin. Tabii bir
de filmin merak edilen ismi ve filmin Türkiye pazarlamasında da en büyük kozu
olan Cem Yılmaz var. Yılmaz filmde bir yan rolde ve oldukça başarılı. İşin
erbabı olanlar oyuncunun İtalyanca aksanının ve İtalyanca diyaloglara verdiği
tepkilerin çok yerinde olduğunu belirtiyor. Kuşkusuz bu bir başarı. Yalnız
şehrimizdeki kimi sinema salonlarında filmin dublajlı versiyonu oynuyor. Eğer
Cem Yılmaz’ın performansını merak ediyorsanız buna dikkat ederek salonu seçmenizi
öneririm. Sanırım Cem YIlmaz zamanında Şener Şen’in geçtiği yoldan ilerliyor.
Komedyen kimliğini ilk kez Av Zamanı’nda geride bırakmıştı. Bu filmde de pek
güldürüyle işi yok. Belki fırsat bulursa kariyerini böyle bir yolda ilerletebilir.
Kısaca Şahane Misafir,
Ferzan Özpetek’in yıllar önce oluşturduğu şablonun bir tekrarı. Bu filmi
zayıflatıyor mu? Bence hayır. Özellikle yönetmenin daha önceki filmlerini
sevmiş olan izleyici için keyifli olacağını düşünüyorum. Ama kanımca Ferzan
Özpetek artık potansiyelini bu şablonun dışında da denemeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder