31.05.2012
SİYAH
GİYEN ADAMLAR / MIB 3 (Barry Sonnenfeld 2012)
Bu hafta sizler için
bir seri film olan Siyah Giyen Adamlar’ın üçüncüsünü izledim. 1997 yılındaki
ilk çevriminden bu yana yönetmen koltuğunda Barry Sonnenfeld’in oturduğu
serinin ikinci filmi 2002’de çekilmişti. 10 yıllık bir aradan sonra serinin
üçüncü filmi de sinema salonlarındaki yerini aldı geçen hafta. Aslında filmin
genel izleğinde bir değişiklik yok. Ajanlarımız K ve J bu kez 1969 yılında ajan
K tarafından tutuklanıp uzay hapishanesine atılan Hayvan Boris’in hapishaneden
kaçmasıyla birlikte yeni bir maceraya atılırlar. Bu macera sırasında her zaman
olduğu gibi yine uzaylılarla mücadele etmek zorunda kalırlar. Kuşkusuz isminin
çağrıştırdığı biçimde vahşi ve yıkıcı niteliklere sahip olan Hayvan
Boris de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Zamanda yolculuk etmek de tüm
bunların yanı sıra başka bir macera unsurudur.
Aslında Siyah Giyen Adamlar 3’te yeni pek bir şeyle
karşılaşmıyoruz. Yine özel efektlere dayalı uzaylı görüntüleri, ajan J ve K
arasındaki itiş kakış derken temel izlekte bir değişiklik olmuyor pek. Ancak bu
kez öyküye ajan J ve K arasında var olan ve bilinmeyen bağ da eklenmiş. Ajan
J’nin bunu keşfetmesinde zamanda yolculuk yapıp 1969 yılına gitmek zorunda
kalması neden oluyor. Onunla birlikte izleyici olarak biz de bu sırra vakıf
oluyoruz. Yapılan bu zaman yolculuğuyla birlikte değişen atmosfer,
filmin keyifli yanlarından biri. Ancak, filmde zamanda yolculuğu
sağlayan aygıtı aldığı kişi ajan J’nin gideceği yıllarda siyahların toplumsal
yaşamda onaylanmadıklarını, ayrımcılığa tabii tutulduklarını dillendirse de bir
kaç küçük detay dışında ajan J 1969 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde bir
Afro Amerikan olarak fazla kısıtlanmadan hareket edebiliyor. Buna karşın filmin
öyküsünün Apollo 11’in fırlatılışı ve insanlığın aya ilk ayak basışıyla
harmanlaşmış olması filmin geçtiği döneme ilişkin hoş ayrıntılar. Bu arada
filmde tekrar eden, aslında uzaylı olan ünlüler esprisi biraz değişime
uğrayarak Andy Warhol ve Mick Jagger üzerinden ilerletilmiş. Az önce de
söylediğim gibi Siyah Giyen Adamlar serisinin en belirgin özelliklerinin
başında özel efektler geliyor. İşin içinde bu kadar uzaylı olunca, özel efekt
meselesi de kaçınılmaz oluyor. Bu anlamda film başarılı. Bu kez filme bir de 3
boyut eklenmiş. Filmin her anında çok etkili olduğunu söyleyemesem de bazı
sahnelerde 3 boyutlu görüntüler izleyicinin yüreğini hoplatmaya yetiyor.
Filmdeki oyunculuklara gelirsek. Will Smith her
zamanki enerjisiyle filmi sürüklüyor. Ajan J ve ajan K arasındaki çekişme artık
serinin vazgeçilmezlerinden biri. Ancak bu kez Tommy Lee Jones’un filme etkisi
çok fazla değil. Zira Ajan J 1969 yılına gidince Ajan K’nin gençliğiyle
tanışıyor. Ajan K’nın gençliğini canlandıran Josh Brolin rolünün hakkını
veriyor. Ajan K’nin gergin ve aksi olmadığı bir döneme tanıklık etmekse oldukça
hoş. Ancak Josh Brolin’in canlandırdığı genç ajan K’nın yaşının filmde
dillendirildiği gibi 29 olduğuna inanmak güç. Filmin oyuncu kadrosunda yer alan
önemli isimlerden bir diğeri ise ajan O rolünde izlediğimiz Emma Thompson.
Belli bir yeterliliğe ulaşmış oyuncuların güldürü filmlerinde oynamasına
söyleyebileceğim bir şey yok. Bunun en iyi örneklerinden biri Robert De
Niro’dur. Azgın Boğa, Avcı, Taxi Driver gibi filmlerde olağanüstü performanslar
sergileyen oyuncuyu örneğin Zor Baba serisinde izlemek de ilginç ve
keyifliydi. Ama Emma Thompson’ın bu filmdeki performansı için aynı şeyi
söyleyemeyeceğim. Thompson çok daha iyi rolleri hak ediyor kanımca. Filmin
saoundtrackine gelirsek. Pitbull’un seslendirdiği Back in Time’ın radyolarda
uzun süre döneceğini düşünüyorum. Filmin ruhuna uygun bir şarkı seçilmiş.
Kısaca Siyah Giyen Adamlar 3 tipik bir piyasa
filmi. Serinin önceki filmlerini zevkle izleyenlerin kaçırmak
istemeyeceği bir film. Daha önce serinin filmlerini izlememiş olanların da
keyif alarak izleyeceklerini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder