24.01.2013
CELAL İLE CEREN (Togan
Gökbakar 2013)
Bu hafta sizlerle 18 Ocak’ta
vizyona giren Celal ile Ceren filmi hakkında konuşmak istiyorum. Hiç kuşku yok
ki Şahan Gökbakar Recep İvedik serisiyle bir fenomen oldu. Serinin filmleri
gişe rekorları kırdı. Recep İvedik’in hayranı kadar nefret edeni de oldu. Şahan
Gökbakar, Recep İvedik serisi nedeniyle çok eleştirildi, sık sık kendini ve
filmi savunmak zorunda kaldı. Kişisel olarak sinema endüstrisinin ayakta
kalabilmesi ve kendini devam ettirebilmesi için bu tarz işlere de ihtiyacı
olduğu kanısındayım. Üstelik bu yalnızca bizim ülkemize özgü bir durum da
değil. Örneğin, Hollywood yapımı Salakla Avanak, İngiliz yapımı Mr. Bean
serileri de Recep İvedik serisiyle benzer niteliklere sahip. Sonuçta bu tür filmlerin
de bir izleyicisi var elbette. Üstelik zaman zaman hepimizin kafamızı
dağıtacak, sabun köpüğü filmlere de ihtiyacı var. Dolayısıyla, bu tarz filmlere
çok fazla itirazım yok. Ama yine de belli bir düzey beklentisi içindeyim ve
bunu kişisel olarak aşmam biraz güç. O nedenle, Celal ile Ceren’e giderken bu
kez Şahan ve Togan Gökbakar kardeşlerin biraz daha farklı bir işe imza
attıklarını düşündüm. Fragmanlar bu izlenimi edinmemdeki en büyük etkendi. Peki
beklentim karşılandı mı? Bunun yanıtını vermeden önce filmin konusuna, ardından
da filme ilişkin detaylara değinmek yerinde olur.
Celal ve Ceren altı yıldır mutlu bir birliktelik
yaşamaktadırlar. Bir gün Celal arkadaşının bekarlığa veda partisine gitmek
ister ama Ceren buna karşı çıkar. Arkadaşları Ceren’in haberi olmadan partiye
gelmesi konusunda Celal’i ikna ederler. Ne var ki Celal onu çok etkileyen atom
isimli içkiden çok sayıda içmiş ve daha sonra hatırlamak istemeyeceği şeyler
söylemiştir. Hepsinden öte bunlar arkadaşı tarafından çekilip Facebook’a
yüklenmiştir. Videoyu gören Ceren, Celal’den ayrılır. Tekrar bir araya
gelebilmeleri için Celal’in çok şey yaşaması ve yapması gerekmektedir... Daha
filmin açılış sekansında Celal ve Ceren’in sözüm ona mutlu anlarına tanıklık ediyoruz.
Bir dizi gagdan oluşan bu sekansta Celal’in Ceren’in saç kurutma makinesine
pudra ya da un doldurması, doğum gününde Ceren’in yüzünü pastaya sokması gibi sevimsiz
şakalarını izliyoruz. Ancak her seferinde Ceren o kadar sıcak tepki veriyor ki,
ister istemez bu çiftin çok mutlu olduğuna inanmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ardından
çiftin otobüs içindeki tartışmalarını izliyoruz. Ceren Celal’in arkadaşının
bekarlığa veda partisine gitmesini istemiyor. Buna karşın Celal arkadaşlarının
da motivasyonuyla partiye gidiyor. Sarhoşken söylediği sözler sosyal medyada
paylaşılınca Celal ve Ceren ayrılıyorlar. Buraya kadar her şey makul. Ancak
buradan sonra filmde sanki senaryo kesintiye uğruyor ve bir dizi skeç izlemeye
başlıyoruz. Celal’in kablo döşemeye gittiği evde sadist bir kadının saldırısına
uğraması, göğsüne yanlışlıkla argo bir sözün dövmesini yaptırması ya da
kendisine verilen ilacı uyarıya karşın
çok içip diareye tutulması filmin ana izleğiyle ilişkisi olmayan, araya
serpiştirilmiş skeçler sadece. Argo her zaman gerekli olmasa da elbette
güldürünün bir parçası olabilir. Küfür ise işin kolayına kaçmaktır. Filme de
çoğunluk zarar verir. İzleyici küfür olmadan da gayet tabii gülebilir. Bunun iyi bir örneği başrolünü Ata Demirer’in
oynadığı Eyvah Eyvah filmleridir. Hiç küfür olmaksızın izleyicisini güldürmeyi
başaran filmlerdir bunlar. Kaldı ki bugün ismini andığımız Salakla Avanak ya da
Mr. Bean’de de küfür olmadan gülersiniz. Dolayısıyla küfüre başvurarak
izleyiciyi güldürmek bana kalırsa işin kolayına kaçmak ki Celal ile Ceren’de
izlediğimiz bu. Oyunculuklara gelirsek, Şahan Gökbakar’ı yüzünde o korkunç
makyaj olmadan izlemek keyifliydi. Panik anlarında cüssesine yakışmayan bir
naiflikle tepki vermesi de gülünçtü. Ama onun dışında oyunundan çok etkilendiğimi
söyleyemeyeceğim. Ezgi Mola’nın yeteneğiyle bu filmde harcandığını düşünüyorum.
Bana göre filmin en yaşayan karakteri Ceren’di. Diğer oyuncuların ise bir
anlamda filmin post-itleri olduklarını ve filmde çok eğreti kaldıklarını
düşünüyorum.
Benim gittiğim seansta benimle birlikte filmi en az yirmi
kişi izliyordu ve filmden erken ayrılan çift dışında hepsi de eğleniyor
gözüküyordu. Ancak sanıyorum benim frekansım bu filmden keyif almama izin
vermedi. Ben değil komik, kelimenin tam anlamıyla itici buldum filmi.
Dolayısıyla, eğer Recep İvedik’i sevdiyseniz kanımca Celal ile Ceren’i de
sevebilirsiniz. Ancak bana göre film para ve zaman kaybından öte bir şey sağlamıyor
izleyicisine.
Teşekkürler hocam. 14 liram cebimde kaldı :)
YanıtlaSilAyrica IMBD miydi iste orda en kötü film secilmis
YanıtlaSil