Bir organizasyonun
içinde olanlar iyi bilirler; aylarca uğraştığınız iş, bir kaç gün içindir.
Dolayısıyla gönülsüz yapılmaz, yapılamaz organizasyon işleri. Artık hem Eskişehir'in
ve hem de bilip takdir edenler için Türkiye'nin değerlerinden biri olan
ve amatör bir ruhla ama profesyonel bir beceriyle, asıl işi akademisyenlik olan
bir grup gönüllüyle 14 yıldır düzenlenen ULUSLARARASI ESKİŞEHİR
FİLM FESTİVALİ'nin on beşincisi bizim açımızdan pek çok tatsız ana mal
oldu ne yazık ki. Festivalin kurucusu Prof. Dr. Gülseren Güçhan bu meşakkatli
işten yılmış olacak ki, bu sene hazırlık süreci başladıktan bir süre sonra
festival başkanlığı görevini bıraktı. Yaşadıklarımızdan sonra asla
eleştiremiyorum. Bence geç bile kalmış. Ancak yine de festival onun çocuğu ve o
da bizim onursal başkanımız olarak desteğini sürdürüyor.
Efendim bu seneye
özel durum özetle şöyle... Uluslararası Eskişehir Film Festivali'nin alamet-i
farikalarındandır; biz sanat eserini ve sanatçıyı yarıştırmayız. Sansasyonu
olmayan, barışçıl bir festivaldir bizimki. Ama bu demek değildir ki sinemaya
gönül ve emek verenleri yok sayıyoruz. Her sene Türk sinemasına katkı sağlamış
ünlü oyunculara, akademisyenlere, sinema yazarlarına, festival yöneticilerine
ödüller vererek teşekkürlerimizi, takdir ve minnetimizi sunarız. Zira bizim
için vefa ne bir semt adı ne de boza markasıdır. Bu sene de Türk sinemasına çok
katkısı olmasına karşın genellikle ihmal edilmiş olan oyunculara şükranlarımızı
sunmak, hasb-el kader onları onurlandırmak istedik. Seçtiğimiz isimler sağlık
sorunlarını bilsek de Münir Özkul, ona pek çok filmde eşlik etmiş Ayşen Gruda
ve Halit Akçatepe oldu. Açık Hava Sineması'nda göstermek için üçünün de yer aldığı Gülen
Gözler'i seçtik. İşte bu noktada, en başta kendim olmak üzere, çok
kabahatli olduğumuzu itiraf ediyorum. Çünkü bugüne kadar görmediğimiz muameleyi
Halit Akçatepe'den gördük. Kendisiyle ilk görüşmeyi ben yaptım. Kendimi
tanıtıp, kendisine 15. Uluslararası Eskişehir Film Festivali'nde onur ödülü
vermek istediğimizi söylediğimde "Tabii çocuğum. Ben zaten Eskişehir
Üniversitesi'ni çok severim" yanıtını vermişti. Bana hitap şeklini
yadırgasam da yaşına hürmeten önemsememiştim. Ayşen Gruda ile ilk görüşmeyi de
ben yapmıştım. O da eğer söylenen tarihlerde işi çıkmazsa gelebileceğini
söylemiş, tarih yaklaşınca tekrar aramamı rica etmişti. Ayşen Hanım'ı bir hafta
kala aradığımda bu kez menajeriyle konuşmam gerektiğini söyledi. Aradığımda
mezunumuz olan mejaneri, Gruda'nın yine mezunumuzun yönettiği dizide yeni bir
rol aldığını ve gelemeyeceğini söyledi. Yeni başladığı dizinin yönetmeni,
mezunumuz olduğu ve o da filminin gösterimi için Eskişehir’e geleceği için bir
ayarlama yapılabileceğinden emindik. Ama ne yazık ki bu konuda herhangi bir
girişimde bile bulunulmadığını daha sonra dizinin ve bu sene o çok beğenilerek
izlenen filmin yönetmeni mezunumuzdan festival için buraya geldiğinde öğrendik.
Sorunu başka türlü çözemeyeceğimizi anlayınca ödülünü ivedilikle kendisine
gönderdik ve hiç olmazsa elinde ödülüyle bir konuşma yapıp kaydını bize
göndermesini rica ettik. Eksik olmasınlar bunu da yapmışlar; hemen bize
ulaştırıldı. Ama cep telefonuyla yapılmış bu kayıttan anladığımız sanatçı Ayşen
Gruda'nın, öğrenci etkinliklerimize çok değer versek de, 15. Uluslararası
Eskişehir Film Festivali'ni bir öğrenci etkinliğiyle karıştırmış olduğu idi.
Öğrencilere yönelik nasihat içeren mesajını ufak bir kurgu operasyonuyla revize
ettik ve festival açılışında ancak o haliyle kullanabildik. Festivalin ve
aldığı ödülün adını tam söyleyememesini ise özensizliğe değil de heyecanına
verdik.
Halit Akçatepe'ye
gelince... Kendisiyle benden sonra iletişime geçen akademisyen arkadaşıma
geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum. Kendisiyle defalarca yapılan telefon
görüşmelerine ve izahatlere karşın davet edildiği organizasyon ve verilecek
ödülün mahiyeti, önemi hakkında ne yazık ki en ufak bir fikir oluşturamadık
kendisinde. Her seferinde ne olduğu anlatılan organizasyon ve tarihi konusunda
bilgileri yeniden ve yeniden geçmek zorunda kaldık. En sonunda 15. Uluslararası
Eskişehir Film Festivali'nin açılış törenine iki gün kala rahatsızlığını ileri
sürerek gelmeyeceğini bildirdi. Ödülünü teslim edip bir teşekkür konuşması
kaydı almayı önerdiğimizde de galiz hakaretler savurarak söz konusu
arkadaşımızın yüzüne telefonu kapattı. İçine var olduğu sanata ilişkin
etkinliklerden bu kadar habersiz, bu kadar ilgisiz olmak ne kadar olağandır
bilemiyorum. Şöhret, yıldız kavramları üzerine çalışmış biri olarak bu kadar
yüksek egoyu anlamakta ben bile güçlük çekiyorum. Ben rahatsızlığı nedeniyle
kendisine geçmiş olsun diyorum. Ama itiraf etmeliyim ki başta senelerdir
özveriyle festivale gelecek ünlülerin nazını çeken, türlü kaprislerine katlanan
yine de sabır gösteren söz konusu arkadaşımın bu muameleyi hiç hak etmediğini
belirtmek istiyorum. Dolayısıyla, kendisine bir kez daha geçmiş olsun diyorum.
Dürüst olmam gerekirse tamamen kişisel olarak bu ödülleri gerçekten verip
vermemek konusunda ikircikli duygular içindeyim. Bir taraftan Türk sinemasının
sultanı olup, festivale katıldığı sene tam bir tevazu örneği gösteren, masa
masa dolaşıp hepimizin gönlünü alan Türkan Şoray, Selda Alkor, Fatma Girik,
Tarık Akan, Ediz Hun gibi değerler bir taraftan neye davet edildiğini idrak
edemeyen ve bu konuda herhangi bir zahmete katlanmayan isim yapmış oyuncular.
Hakikaten ikircikliyim bu konuda. Tabii festivalin yegane derdi bu olmadı.
Sponsorlarımızla, gördüğünü doğru algılayıp aktarma sıkıntısı yaşayan blog
yazarlarıyla da zaman zaman sıkıntılarımız oldu. Ama tabii bunlar her
organizasyon için vakayı adiye... Hepsi geçti, gitti…
Bunun yanı sıra iyi
şeyler olmadı mı? Münir Özkul'un kızı Güner Özkul'un destekleyici ve pozitif
tavrı bizi motive eden şeylerin başında geldi. Kendisi de son derece popüler
bir televizyon dizisinde çalışmaya başladı yenice ve o da yoğun bir tempo
içinde. Buna karşın senelerdir hasta yatağında olan babası adına Onur Ödülünü
almayı kabul etti. Sinema üzerine çalışan akademisyenlerin duayeni, büyük hoca
ve sinema sevdalısı Prof. Sami Şekeroğlu rahatsızlığı nedeniyle hiçbir yere
gidememesine karşın festivalde Sinemaya Emek Ödülü'nü almayı kabul etti. Ve
fakat o da festivalden bir önceki gün geçirdiği ağır bir kalp rahatsızlığı
nedeniyle katılamadı törene. Ama yerine kıymetli bir akademisyeni, Prof. Cem
Odman’ı gönderip emeğimizi takdir ettiğini kanıtladı. Saygı ve sevgi değer
hocamıza acil şifalar diliyoruz. Yönetmen Reha Erdem, bizi hiç geri çevirmeyen
yönetmen Derviş Zaim, Reis Çelik, Onur Ünlü meslektaşımız ve yönetmen Can
Candan ve belki burada adını anmayı unuttuğum pek çok konuk pozitif ve
destekleyici tavırlarıyla bizi mutlu etti. İzleyiciye gelince… Özellikle Açık
Hava Sinemasına gösterilen ilgi bizi duygulandırdı. Bazı filmlere bilet bulmak için
erkenden sıralara girildi. Festivalde çalışan öğrencilerimiz zaman zaman onları
zorlayan koşullara karşın canla başla çalıştılar. Tüm bunlar yaşanan
tatsızlıklara rağmen bu zahmete katlanmamızı haklı çıkardılar. Hepsine gönülden
teşekkür ediyorum.
Evet, Uluslararası
Eskişehir Film Festivali gazetelerde çarşaf çarşaf skandallarla yer alan bir
festival değil. Popülerlik uğruna oluşturulmuş ilkelerden vazgeçilecek bir
festival de değil. 15 sene böyle geçti; bundan böyle de bu şekilde ilerleyecek.
Festivalin “şenlik” anlamına uygun, barışçıl, izleyicisini filmiyle,
söyleşisiyle, atölyesiyle sinemayla bütünleştiren bir organizasyon. Tek
beklentimiz bu çabayı takdir etmeniz ve bu emeğe sahip çıkmanız.
Gördüğünüz gibi bu
on günlük festival ortaya çıkana kadar çok şey yaşıyor, çok hikaye
biriktiriyoruz. Mesleğimiz gereği yazmak çizmek kanımızda var. Kim bilir belki
bir gün Festival Güncesi adında bir de kitap çıkarırız.
Hep söylediğim
gibi, hepinize film dolu günler dilerim...
NOT:
Bu arada bizim festivalde bu işlerle uğraştığımızı bilen bir dosttan aşağıdaki
karikatür geldi. Teşbihte hata olmaz deyip, affınıza sığınarak paylaşıyorum...
Şu ifadeler herşeyi anlatıyor zaten:
YanıtlaSil"gazetelerde çarşaf çarşaf skandallarla yer alan bir festival değil. Popülerlik uğruna oluşturulmuş ilkelerden vazgeçilecek bir festival de değil. 15 sene böyle geçti; bundan böyle de bu şekilde ilerleyecek."
Emeği geçenlere selam olsun...
Adsız değil yaaa... Emin TANGÖREN... :)
SilTeşekkürler...
Silfestivalin uygulamalarını, ne bileyim ödülleri mi değiştirmeli acaba?
YanıtlaSilBilemiyorum... Belki de...
YanıtlaSil