21.10.2013
SEV BENİ (Maryna Er
Gorbach-Mehmet Bahadır Er/2013)
50. Uluslararası Antalya Altın
Portakal Film Festivalini geride bıraktık. Festivalde oynayan, yarışan filmler
de yavaş yavaş vizyona girmeye başladı. Altın portakal için yarışan filmlerden
biri de yönetmenliğini Maryna Er Gorbach-Mehmet Bahadır Er’in yaptığı Sev Beni
filmiydi. Sev Beni, Mehmet Bahadır Er’in 2009’da yönettiği Kara Köpekler
Havlarken isimli filminden sonraki ikinci uzun metraj çalışması. Maryna Er
Gorbach’ın ise ilk yönetmenlik deneyimi. Başrollerde ise Viktoria Spesivtzeva
ve Ushan Çakır var. Gelin şimdi filmin kısaca konusuna değinelim. Daha sonra da
film hakkında biraz daha detaylı bir değerlendirme yapalım.
Cemal evlenmek üzere olan bir
genç adamdır. Amcası ve arkadaşları ona evlenmeden önce erkeklere özgü bir
şıklık yapmak isterler. Onu Ukrayna’ya götürüp, güzellikleri ile meşhur
Ukraynalı kadınlarla felekten bir gün geçirmesini sağlayacaklardır. Bir anlamda
Batı kültürünün bize diziler ve filmler aracılığıyla öğrettiği bekarlığa veda
partilerinin bir çeşidi olacaktır bu gezi. Bu durumdan çok da hoşnut gözükmeyen
Cemal, gruba ve onların istediğine ayak uydurur ve yolculuk başlar. Cemal’in
Ukrayna’da tanıştığı Sasha ne Cemal’in ne de diğerlerinin umduğu gibi bir gün
geçirmesine yol açmayacaktır... Film
alışageldiğimiz beklenmedik bir zamanda insanı yakalayan bir aşk hikayesine
dayanıyor. Ancak o noktaya gelinceye kadar tamamen bir erkek filmi olduğunu
söyleyebiliriz. Yapılan espriler, bütün o yol planları ve benzeri aşamalar
erkek dünyasına dayanıyor ta ki Cemal Sasha’nın teklifini kabul edene kadar.
Cemal Sasha ile amcasının ve arkadaşlarının umduğu gibi bir gece geçirmeyi
planlarken Sasha’nın pek de umduğu gibi biri olmadığını görür. Üstelik
Sasha’nın kaybolan büyükannesini arama çabaları onları birbirine yaklaştırır. Sasha’nın
birlikte olmadan önce Cemal’in yıkanmasını istemesi ve Cemal’in tepkisi gibi
filmdeki bazı detaylar eğlenceli. Bu iki genç insan bir biçimde birbirlerine
yaklaşıyorlar ama bu biraz havada kalıyor. Cemal’in zil zurna sarhoş olacak
kadar Sasha’ya nasıl yakınlık duyduğunu bunun nasıl bu kadar hızlı ve yoğun bir
aşk olduğunu anlamak güç. Ama hep söylediğimiz gibi sinema bir uzlaşıdır. Bir
hikaye izleyeceğinizi bilerek girersiniz sonuçta ve inanmak isterseniz bu o
kadar da zor olmayabilir. Ancak kişisel olarak ben bir filmde anlatının sağlam
ve dayanaklı olmasını arayanlardanım. Bu açıdan film bana biraz eksik geldi.
Filmin görüntü yönetmenleri
Sviatoslav Bulakovskyi ve Bertan Özer fena bir iş çıkarmamışlar. Zaten filmin
neredeyse tamamı Ukrayna’da geçiyor. Bu da filme ayrı bir çekicilik katıyor.
Görmeye çok alışkın olmadığımız bir coğrafyada bir Türk gencinin bir kaç gününü
görmek keyifli. Başrol oyuncuları Viktoria Spesivtzeva ve Ushan Çakır da iyi
performanslar sergiliyorlar. Sev Beni Ushan Çakır’ın Celal Tan ve Ailesinin
Aşırı Acıklı Hikayesi ve Uzun Hikaye’den sonra üçüncü filmi Sev Beni.
Oyunculuğunun geliştirilmeye açık olduğuna inanıyorum. Fiziksel özellikleriyle
tam bir Slav kadını olan Viktoria Spesivtzeva ise perdeye yakışıyor. Güven
Kıraç ve Yavuz Bingöl artık beklememizin hak olduğu performanslarını
sergiliyorlar. Yavuz Bingöl’den söz etmişken; onun yer aldığı bölümü nasıl
yorumlamak gerektiğimizi düşünmeden edemedim. Öte yandan filmde Alzheimer
hastası büyükanneyi oynayan Margaryta Kosheleva’nın anlamlı yüzünü zevkle
izledim. Filmin kurgusunda, müziklerinde dikkat çeken özellikli bir yan yok.
Dolayısıyla filme dair söylenebilecek çok fazla da bir şey kalmıyor. Dürüst
olmam gerekirse film bittiğinde bir gram şeker tadı almak için bir saat keçi
boynuzu yemişim gibi hissettim.
Kısaca Sev Beni izlenebilir
bir gişe filmi. Ancak bana göre kaçırmamalıyım duygusuyla gidilecek bir yanı
yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder