TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

17 Ocak 2014 Cuma

47 RONIN

09.01.2014
47 RONİN (Carl Erik Rinsch/2013)

Bu hafta sizler için seçip izlediğim film 2013’ün son haftası gösterime giren 47 Ronin. Filmin yönetmeni Carl Erik Rinsch ilk uzun metraj filmiyle karşımızda. Kariyerinin önceki aşamalarında yaptığı kısa filmlerle “fikir insanı” ve “başarılı bir öykü anlatıcısı” olarak ünlenmiş, 2001 yılında Cannes’da “Gelecek Vaat Eden Yönetmen” ödülü almış başarılı, genç bir yönetmen Rinsch. Kısa sürede 20 milyon dolar gişe hasılatı elde eden film, ülkemizde de merakla bekleniyordu. 1941 yılından bu yana Japon sinemasında sık sık ele alınan bu halk efsanesi Carl Erik Rinsch’in yönetiminde ilk kez Hollywood tarafından işlenmiş oldu. Gelin şimdi filmin konusuna kısaca değinelim. Ardından da detaylar üzerinde duralım.

Melez Kai henüz bir çocukken Asano’nun himayesine girer. Ama başındaki izler ve melez olması nedeniyle Samuray’lar tarafından kabullenilmez. Buna karşın o kendini güçlü bir dövüşçü olarak yetiştirir. Asano’nun kızı Mika’yla aralarında da duygusal bir bağ bulunmaktadır. Ancak, yaşadıkları Ako’nun huzuru bozulacak, Asano’nun ölümünden sonra 47 Samuray efendisiz kalacaktır. Ako’yu ve Prenses Mika’yı kötü kalpli Kira ve ona hizmet eden cadıdan kurtarmak efendisiz kaldıkları için artık ronin olan 47 samurayın yegane amacı olacaktır... Olaylar 18.yüzyılda Japonya’da geçiyor. Dolayısıyla hem filmin dekorları, mekanları, hem de kostümleri Batılı izleyici için hayli egzotik bir atmosfer sunuyor. Buna doğaüstü olay ve karakterler de eklenince gerçekten seyirlik bir filmle karşılaşıyoruz. Film izleyicisine hem romans hem de aksiyon sunuyor. Ama aksiyon daha öne çıkıyor. Çok farklı bir kültürü ve gelenekleri izleme şansını yakalıyoruz. Görsel efektleri ve 3 boyutlu olma özelliğini de ekleyince hakikaten geriye sadece oturup filmi izlemek kalıyor. Belki de bu nitelikler çok fazla öne çıktığı için, filmin anlatılan öyküdeki sadakat, fedakarlık, kendini adama duygularını tam anlamıyla aktarabildiği konusunda kimi şüphelerim var. Hem aşkı hem aksiyonu içeren çok daha epik filmler izlemiştik geçmişte. Sanırım Cesur Yürek, Gladyatör bu filmler için iyi birer örnek olabilir. Ne yazık ki aynı duyguyu bu film aynı yoğunlukta veremiyor. Filmin bazı sahneleri oldukça etkileyici. Özellikle Kia’nın Asuno’nun himayesine girmeden önce yaşadığı fantastik evren ve oradaki dövüş sahnesinin oldukça çarpıcı olduğunu söyleyebilirim.

Filmin oyuncuları büyük oranda Japon sinemasının oyuncularından seçilmiş. Bunu aksanlı İngilizcelerinden anlayabiliyoruz. Altyazı okuma gibi bir tecrübe ve alışkanlığı olmayan Amerikan izleyicisi nedeniyle filmin dili doğal olarak İngilizce olmuş ve bu oyuncular da anadilleri olmayan bu dili konuşarak oynamak zorunda kalmışlar. Bunun bir oyuncu için hayli zor olduğunu düşünüyorum. Buna karşın şu veya bu biçimde bu zorluğun üstesinden gelmişler. Prens Kira rolünde izlediğimiz Tadanobu Asano ve Cadı Lady Mizuki rolünde izlediğimiz Rinko Kikuchi’nin performanslarını oldukça yapmacık buldum. Özellikle lady Mizuki gibi önemli bir rolde daha farklı bir seçim yapılabilirdi sanırım. Mika rolünde Ko Shibasaki oldukça başarılı. Ekonomik bir oyunculuk sergiliyor. Japon oyuncular arasında kişisel olarak en başarılı bulduğum Oishi rolünde izlediğimiz Hiroyuki Sanada. Macerayı sürükleyen bir karakter yaratmış Sanada. Keanu Reeves’e gelirsek. Keanu Revees geçmişte romantik filmlerde de oynamıştı ama kariyeri için önemli bir dönüm noktası olan The Matrix’ten sonra daha çok aksiyon filmlerine yöneldi. 47 Ronin de bunlardan biri. Bu filmde canlandırdığı karakter Samuraylar tarafından dışlandığı için kırgın ve içe kapanık genç bir savaşçı. Dolayısıyla filmin ilk yarısına kadar Revees’in performansındaki durgunluğu mantıksallaştırmak olanaklı. Ancak, Prenses Mika’yı ve Ako halkını Kira’dan kurtarmak için yola koyulduklarında ve artık Samurayların arasına kabul edildikten sonra, özellikle eski vatanına gidip oradaki sınavı geçtikten sonra artık Kia’nın devleşmesini bekliyorsunuz. Ama Revees’in aynı durgunluğu devam ediyor. Dövüş sahnelerinde başarılı da olsa üzerindeki genel havanın heybetli, güçlü bir savaşçı olmaktan çok uzak olduğunu düşünüyorum. Bunu tevazu ile açıklamak da zor. Çünkü Oishi’de o vakarı hissedebiliyoruz.

Kısaca, popüler deyişle, 47 Ronin tam seyirlik bir film; bir sinema şöleni. Eğer farklı bir kültürün desenleriyle bezenmiş bir film ilginizi çekiyorsa filmi izlemenizi öneririm. Ama az önce de vurguladığım gibi çok daha epik, etkili filmler izledik daha önce. Dolayısıyla beklentinizi çok yüksek tutmamanızı öneririm.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder