TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

20 Nisan 2015 Pazartesi

HIZLI VE ÖFKELİ 7 / FAST AND FURIOUS 7

15.04.2015
HIZLI VE ÖFKELİ 7 / FAST AND FURIOUS 7 (James Wan/2015)

Bazı filmler var ki izleyiciyle her zaman nedenini çözümleyemediğimiz ya da anlamlandıramadığımız güçlü bağlar kurabiliyor ve ardı ardına devam filmleri çekiliyor. İşte bu tarz filmlerden bir tanesi de Hızlı ve Öfkeli serisi. Serinin ilk filmi 2001 yılında çekildi. Onu 2003’te Daha Hızlı Daha Öfkeli takip etti. 2006’da Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Yarışı çekildi ve seri devam eden yıllarda 7. filme kadar ulaştı. Bu arada karakterlerin, oyuncuların dönüşümünü 14 yıl içinde gözlemleme şansı yakalandı. Hazin bir biçimde ana karakterlerden biri olan Brian O’Connor’ı canlandıran Paul Walker 2013 yılının kasım ayında bir trafik kazasında yaşamını yitirdi. Hızlı ve Öfkeli ile ünlenen ve araba yarışlarına odaklanan bir serinin önemli karakterlerinden birini canlandıran Walker’ın, trafik kazasında ölmesi tek kelimeyle trajik bir olaydı. İşte Hızlı ve Öfkeli 7 oyuncunun son filmi olma özelliği taşıyor. Filmin yönetmen koltuğunda bu kez, daha çok Testere 6, Ruhlar Bölgesi gibi korku filmleriyle ses getirmiş olan Malezyalı yönetmen James Wan oturuyor. Gelin şimdi filmin konusuna değinelim, sonra diğer özellikleri üzerinde duralım.

FBI ajanı Luke Hobbs bir gece iş yerinde bir saldırıya uğrar. Olaydan çok da ciddi olmayan yaralarla kurtulur ama saldırıyı düzenleyen Deckard Shaw intikam peşindedir. Kardeşini ağır yaralayıp, yakalanmasına neden olan tüm ekibi tek tek öldürme peşindedir. Hem Shaw’un durdurulması, hem de ABD hükümetine ait olan Tanrının Gözü isimli bir takip cihazının ele geçirilmesi gerekmektedir. Ekip yine hızlı ve öfkeli bir takip ve kovalamacanın içine girer. Her zaman olduğu gibi filmin aksiyon seviyesi akıl sınırlarını zorlayacak boyutta. Sanıyorum serinin izleyici ilgisini ayakta tutan özelliklerinin başında bu sınır tanımazlık geliyor. Öyle ki, örneğin, değeri milyon dolarlarla ölçülen son model bir otomobille Abu Dabi’deki gökdelenlerden birinin en üst katından bir diğer gökdelenin içine uçarak girebiliyorlar. Tüm film boyunca bu ve benzeri çok sayıda aksiyon var. Her zaman söylüyorum, film izlemek izleyeceğimiz şeyle ilgili bir uzlaşı içinde olmaktır. Bize bir hikaye anlatılacağını biliriz. Ama bana kalırsa Hızlı ve Öfkeli 7 o uzlaşı sınırlarını bile zorluyor.


Filmin içinde romantik plotlar da var. Artık bir aile kurmuş olan Brian’ın yeniden bu tehlikeli yaşamın içine girip girmemeyle ilgili çelişkileri ya da yeniden baba olacak olması ya da Letty’nin hafıza kaybı nedeniyle ekipten uzak kaldığı gibi bir bahaneyle yeniden serinin oyuncu kadrosuna katılması ve Dom ile aralarındaki ilişki filmin içine serpiştiriliveren romantik dokunuşlar. Ama ne yapılırsa yapılsın, film baştan sona testesteron kokan bir erkek filmi. Filmin içinde özellikle Roman karakteri aracılığıyla komik ögeler de eklenmiş. Bu da bütün aksiyon içinde arada soluk almamıza yardım ediyor. Ama yeterli mi, sorguluyorum. Bu tür erkek filmlerinin değişmez özelliklerinden bir diğeri de yarı çıplak güzel kadınların perdede sık sık yer alması. Yarış ve parti sahnelerinde kadın bedenini seks objesi olarak bol bol izliyoruz ne yazık ki.

Filmin bütününe baktığım zaman oyunculuk anlamında beni etkileyen bir performansla karşılaşmadım. Aksiyon konusunda başta Vin Diesel elbette çok etkili isimlerden biri. Ama karakter oyunculuğu anlamında çok başarılı olduğunu söyleyemem. Letty’i canlandıran Michelle Rodriguez’in hafıza kaybından kaynaklanan duygusal anlarının, içine düştüğü bunalımın hakkını verdiğini de söyleyemeyeceğim. Yineleyecek olursam, oyunculuklar arasında derinlikli, göz kamaştıran bir karakter oyunculuğu ne yazık ki bana göre yok.

Hızlı ve Öfkeli 7’ye dair çok fazla söylenecek söz yok. Pazar günü için erken denilebilecek bir saatte, 12 seansında filmi izledim ve salon büyük oranda doluydu. İzleyicilerin büyük çoğunluğu genç erkeklerden oluşuyordu. Dolayısıyla, filmin hedef kitlesiyle zaten buluşmayı başardığını söyleyebiliriz. Serinin hayranları için elbette Hızlı ve Öfkeli 7 kaçırılmaması gereken bir film, ama filmi tek başına ele alırsak, izlemediğinizde bir şey kaybetmeyeceğinizi çok büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder