24.02.2011
ZORAKİ KRAL/THE KING’S SPEECH (Yön. Tom
Hooper)
Hatırlayacak olursanız geçen haftaki programımızda Oscar
Ödül töreni yaklaştıkça, aday olan filmlerin vizyonda kendilerine daha çok yer
bulacaklarını söylemiştim. Gerçekten de hepsi teker teker vizyona girmeye
başladı. İşte bunların arasında belki de en çok merak edileni en iyi senaryodan, en iyi kostüme kadar
toplamda 12 dalda Oscar’a aday gösterilen Zoraki Kral’dı. Bafta’dan, Golden
Globe’dan pek çok ödülle dönen ve halihazırda Oscar dışında da pek çok
festivalde adaylıkları olan filmin yönetmeni Tom Hooper. 1972 doğumlu genç,
İngiliz yönetmen Tom Hooper’ın kariyeri
daha çok TV dizilerine dayalı. Yönetmenin bizde de televizyonlarda gösterilen,
başrolünü ünlü oyuncu Hellen Mirren’ın üstlendiği kısa televizyon dizisi Elizabeth’i
hatırlayacağınızı düşünüyorum. Film tadında, başarılı bir kostüme diziydi
Elizabeth. Dolayısıyla, genç ve sinema alanında çok da deneyimli olmayan yönetmen
Hooper’ın Zoraki Kral’daki çıkışıyla ciddi bir başarı elde ettiğini
söyleyebiliriz.
İngiliz Kralı 5.George'un ölümü üzerine yerine oğlu
Edward geçer. Ne var ki yasalar onun dul bir kadınla evlenmesine izin vermediği
için, Kral Edward İngiliz Kraliyet ailesinde inanması güç bir efsaneye dönüşen
kararını verir ve sevdiği kadın uğruna krallıktan feragat eder. Onun yerine
geçen kardeşi 6. George ağabeyinin bu kararı sonucunda hiç de beklemediği bir
anda kendini tahtta bulur. Ne var ki yeni kralın tek sorunu bu ani değişim
değildir. Çocukluğundan beri çözemediği kekemelik sorunu halkına sık sık hitap
etmesi gereken kralın kabusu olur. Bu noktada kralı halkına ve Kraliyet
makamına hazırlamak için Avustralyalı, 'çılgın' konuşma terapisti Lionel Logue
devreye girer... Zoraki Kral’ın en önemli kozlarından biri oyuncuları.
İngiliz kralı 6. George’u canlandıran Colin Firth’ü İnci Küpeli Kız gibi az
sayıda filmi bir kenara bırakırsak, Brigitte Jones’un Günlüğü, Aşk Her Yerde
gibi daha çok popüler filmlerde izledik. Açıkcası, bugüne dek hak ettiği yere henüz
gelemediğini düşündüğüm oyuncu Colin Firth, Jean Austin’in ünlü romanı Aşk ve
Gurur’un 1995’te BBC televizyonu için çekilen uyarlamasında, Mark Darcy rolüyle
göz doldurucu bir performans sergilemişti. Sanırım Zoraki Kral Colin Firth’ün
hak ettiği çıkışı yakalamasını sağlayacak. Çünkü kanımca oyuncu çok başarılı
bir performans sergilemiş. Kral 6. George’a kekemeliğini yenmesi konusunda
eğitim veren ve zamanla dostu olan Lionel Logue’u canlandıran usta oyuncu
Geoffrey Rush, bu ünvanını yine fazlasıyla hak ediyor. Çoğunlukla yan rollerde
izlemeye alışkın olduğumuz oyuncuyu
kişisel olarak Pembe Panter serisinin vazgeçilmez oyuncusu Peter Sellers’ı
canlandırdığı Stephen Hopkins imzalı The Life and Death of Peter Sellers’da başrolde izlediğimde müthiş bir hayranlık
duymuştum. Kraliçe Elizabeth’I oynayan Helena Bonham Carter’ıysa Tim Burton filmlerinden
hatırlayacağınızı düşünüyorum. Başarılı oyuncu Zoraki Kral’da da bekleneni
fazlasıyla vermiş. Kostüm ve dekor anlamında Oscar adaylığını hak ediyor film.
Dönemin atmosferini izleyicisine aktarıyor.
Peki Zoraki Kral’ın
eleştirilecek bir yanı yok mu? Kanımca bu biraz izleyici profiliyle ilgili.
Aksiyonu bol Hollywood yapımı filmleri izlemeye alışkın izleyiciler için Zoraki
Kral ağır, hatta izlemesi güç bir film olarak algılanabilir. Ama bence sadece
oyuncu performanslarını izlemek bile izleyiciye bir şeyler katacaktır ki filmin
tek önemli niteliği oyuncu kadrosu değil kuşkusuz. Zaman zaman öne çıkan,
farklı çekim ölçekleri, anlatım dili ve dönemin atmosferi, tanıklık etmeye
değer. Tabii filme dair genel bir eleştiriyi de sizinle paylaşmak isterim.
Filmde bizim 6.George özelinde kraliyet ailesine sempatiyle bakmamız sağlanmaya
çalışılıyor ki bu biraz güç. İngiliz kraliyet ailesinin günümüze dek ördüğü
duvar, hemen tek bir filmle yıkılacak gibi değil kuşkusuz. Öte yandan, tam 2.
Dünya Savaşı arifesinde olmasına karşın filmin savaşa dair değinmeleri çok geri
planda kalıyor. Ama bunlar bana göre filmi değersiz kılmıyor. Özetle Zoraki
Kralı izleyin diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder