10.01.2013
HOBBİT: BEKLENMEDİK YOLCULUK
/ HOBBIT: UNEXPECTED JOURNEY (Peter Jackson 2013)
Bugünkü programı kendime dair küçük bir itirafla açmak
istiyorum. Yüzüklerin Efendisi üçlemesini 1999 yılının yazında, büyük bir
heyecanla okumuştum. Benim oburca kitap okuduğumu gören ve henüz okula gitmeyen
kızım ne okuduğumu merak etmiş, anlattığımda da benden günlük özet almaya
başlamıştı. Şu an yetişkin bir genç kız olan kızım da benim gibi Yüzüklerin
Efendisi’nin fanatiği oldu, hatta benden daha da ileri boyutta şu an. Dolayısıyla,
kitabın uyarlaması vizyona girdiğinde şevkle gitmiş ve başarılı bir uyarlama
izlemenin hazzını yaşamıştım her seferinde. Hatta Anadolu Üniversitesi Sinema
Kulubü 2008 yılının Mart ayında üçlemeyi akşam 8’den sabah 8’e kadar peş peşe
Sinema Anadolu’da göstermiş ve ben de bu maratonu keyifle tamamlamıştım. Dolayısıyla
Hobbit de benim için bir merak konusuydu. Ancak dolu salonlarda film izleme
konusunda bazı huysuzluklarım olduğu için Hobbit’i izleme işini geçen haftaya
kadar erteledim. Dilerseniz önce Hobbit hakkında fikri olmayanlar için kısaca
filmin konusunu özetleyelim. Daha sonra da filme dair düşüncelerimi sizlerle
paylaşayım.
Hobbit, Tolkien tarafından yazılmış
Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde anlatılan maceranın öncesine odaklanır.
Yüzüklerin Efendisi’ni izleyenler ya da okuyanlar hatırlayacaklardır, Bilbo
Baggins başından geçenleri anlatan bir kitap yazmaktaydı ve Frodo amcasının ne
yazdığını fazlasıyla merak etmekteydi. İşte Hobbit’te Bilbo Baggins’in kitabına
yazdığı maceralara tanık oluyoruz. Shire’da kendi halinde bir yaşam süren
Bilbo’nun evine, daha çok havai fişek gösterileriyle anımsadığı büyücü Gandalf
çıkagelir. Ona bir macera vaat eder ama Bilbo gönülsüzdür. Büyücü Gandalf da her
zamanki gibi inatçıdır ve akşam aniden Bilbo’nun kapısını cüceler çalmaya
başlar. Gandalf’ın da katılımıyla Bilbo’yu hiç de memnun etmeyen bir toplantı
yapılır. Bilbo’nun da maceraya katılması istenir ama Bilbo reddeder, ta ki
sabah uyanıp masanın üstünde anlaşma yazısını bir kez daha görene kadar. 13
cüce, bir Hobbit ve bir büyücüden oluşan bu garip ekibi zorlu bir yolculuk
beklemektedir...
Filmin yönetmeni, Yüzüklerin Efendisi
üçlemesinde olduğu gibi yine Peter Jackson ve Hobbit üçlemesinin diğer iki filmi
de yine onun elinden çıkacak. Tabii bu referans filmde belli bir standardın izleyiciye
sunulacağını garanti ediyor. İlk üçlemeden, başta Gandalf, Galadriel ve Gollum
olmak üzere eski karakterlerin bir kısmını yeniden görmek oldukça keyifli.
Özellikle Gandalf rolünün hakkını her zaman başarıyla veren Ian McKellen’ı
izlemek yine büyük bir zevkti. Bugüne dek daha çok küçük, yan rollerde
izlediğimiz Martin Freeman, kanımca genç Bilbo Baggins’i canlandırmak için en
doğru seçim olmuş Hobbit’te. Bir taraftan naif, diğer taraftan kurnaz olabilen,
uçarı ve ürkek Bilbo Baggins’i Martin Freeman başarıyla canlandırmış. Cüce kral
Thorin rolünde Richard Armitage da oldukça başarılı ve etkileyici. Dolayısıyla
oyuncu seçiminde genel anlamda doğru hedeflerin tutturulduğunu söyleyebilirim.
Görsellik ve efektler açısından film,
Yüzüklerin Efendisi’nin yükselttiği çıtayı yakalamış. Ancak Gollum gibi, Elf
diyarı gibi daha önceden aşina olduğumuz karakter ve mekanların tekrar etmesi
nedeniyle, film o kadar da büyüleyici gelmiyor. Öte yandan, Hobbit epik anlatım
açısından, Yüzüklerin Efendisi’nin yanında çok hafif kalıyor. Cücelerin
yurdunun geri alınması gibi kahramanlık gerektiren bir macera olmasına karşın,
filmin daha hafif, daha masalsı bir
havası var. Hobbit’te belki de izleyiciyi şaşırtacak yegane şey dev kayaların
savaşı. Ancak onda bile heyecan dozu çok yüksek değil. Filmin süresi ise üç
saat. Aslında film zorlanmadan üç saati geçirmemizi sağlıyor. Ancak, geriye
dönüp baktığımda bu kadar uzun olmasının çok da gerekli olmadığını, filmde bazı
bölümlerin sarktığını düşünüyorum. Ben ne yazık ki filmi, saati bana daha uygun
olduğu için Türkçe dublajlı kopyasının oynadığı bir seansta izlemek zorunda
kaldım. Kesinlikle salık vermem. Hem oyuncuların kendi sesleri ve aksanlarını
kaçırmış oluyorsunuz hem de filmde söylenen Türkçeleştirilmiş şarkılar
nedeniyle acı çekiyorsunuz. Üstelik seslendirme olunca salondaki izleyicilerin
yaş ortalaması düşüyor ve bu da sonu gelmeyecekmiş gibi gelen mısır, cips
hışırtıları ve ardı ardına içilen asitli içeceklerin kapak sesleri eşliğinde
film izlemenize yol açıyor. Çocuklara sinema sevgisi aşılanmasına yürekten
katılıyor ve destekliyorum. Ne var ki sinemaya gitmenin de bir adabı vardır ve
yaş farkı olmaksızın çok az izleyici bunun farkında. Belki de bir programı
yalnızca bu konuya ayırmalıyım.
Kısaca, Hobbit keyifli bir seyirlik.
Ama Yüzüklerin Efendisi gibi bir etki bırakamıyor. Yine de Tolkien ve Peter
Jackson hayranlarının kaçırmaması gerektiğini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder