20.11.2015
ALİ BABA VE YEDİ CÜCELER (Yön. Cem Yılmaz/ 2015)
Şu an sinemalarda pek çok zevke
hitap edecek çeşitlilikte film var. Ben de bu hafta biraz eğlenme umuduyla Cem
Yılmaz’ın son filmi Ali Baba ve Yedi Cüceler’e gittim. 2006’da yönettiği
Hokkabaz’dan bu yana yönetmenliği bizzat üstlendiği dördüncü filmi. Diğer
filmlerinde olduğu gibi Cem Yılmaz bu filmde de hem yönetmenliği, hem
yapımcılığı hem de senaryo yazarlığını üstlenmiş. Üstelik filmdeki iki ana
karakteri de kendisi canlandırmış. Dolayısıyla, karşımızda tam anlamıyla bir
Cem Yılmaz filmi var. Her zaman yaptığımız üzere önce filmin konusuna
değinelim, ardından da diğer detaylara bakalım.
Şenay yapılaşma denince beton blokların dikildiği, bahçeli
evlerin hayalden öteye gidemediği ülkemizde bahçe süsü olarak tasarladığı 7
cüce biblolarını büyük yapı marketlere pazarlamaya, bu yolla atılım yapmaya
çabalamaktadır. Bulgaristan’daki bir bahçecilik fuarına ölen eşinin kardeşi
İlber’le katılan Şenay’ın tek amacı işini büyütmektir. Ancak Şenay ve İlber
için büyüyen tek şey başlarına sarılmış olan beladır... Sevgili dinleyiciler, bir
filme gitmeden önce filmde oynayan oyunculara, yönetmenine, afişine bakarız.
Nasıl bir film izleyeceğimiz konusunda sağlam veriler sunar bunlar . Elbette
işin içinde Cem Yılmaz varsa güldürü izleyeceğimizi biliyor ve merak ediyoruz,
bu kez nasıl bir fikirle karşımıza çıkacağını. Şu bir gerçek ki Cem Yılmaz pek
kolaya kaçmıyor. Olabildiğince şartları ve hayal gücünü zorlayan işler yapmaya
çalışıyor. Bu defa Ali Baba ve Yedi Cüceler’de daha filmin adıyla birlikte her
zamankinden daha absürd bir işle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Ali Baba
ve Kırk Haramiler ile Pamuk Prenses ve Yedi Cücelerden devşirme, eklektik bir
anlatı olduğunu seziyoruz. Hakikaten de film ilerledikçe daha önce farklı
bağlamlarda izlediğimiz başka anlatıların izini sürebiliyoruz. Bir yanda Açlık
Oyunları’na gönderme var, diğer yanda son dönemlerin yükselen teması zombilere.
Bir tarafta bir zamanların kült dizisi Lost’tan izler yakalarken diğer tarafta Kara
Ormanın lanetiyle burun buruna geliyoruz. Bu yanıyla tüm bunların parodisini yapıyor
Cem Yılmaz. Pek sık karşılaştığımız bir yapı değil bu sinemamızda. Elbette karşımızdaki
bir komedi.
Dolayısıyla, bu parodiler de filmin güldüren yanına hizmet etmek
için var. Doğal olarak inceden bir eleştiri de seziliyor. Peki film eğlenceli
mi?
Kişisel olarak evet, güldüğüm yerler oldu filmde. Ama baştan
sona kahkahaya boğulduğumu da söyleyemem.
Filmde oyunculuklara şöyle bir bakacak olursak... Cem Yılmaz
elbette alışageldiğimiz performansını ortaya koyup izleyiciyi hüsrana
uğratmıyor. Üstelik tıpkı GORA’da, Pek Yakında’da olduğu gibi hem iyi karakteri
hem de kötü karakteri canlandırıyor ve bunun da üstesinden başarıyla geliyor.
Açıkçası ben onu kötü adam rollerinde ya da Av Mevsimi’nde olduğu gibi
güldürüden uzak rollerde de oldukça başarılı buluyorum. Muhtemel ki, Cem Yılmaz
da Şener Şen’inkine benzer bir ilerleme kaydedecek. Filmde İlber’i canlandıran
Çetin Altay oldukça başarılı. Naif, şüpheci İlber gülümsetiyor. Tayanç Pakça
rolünde izlediğimiz Yosi Mizrahi hakikaten filmin komik karakterlerinden biri.
Cem Yılmaz çok yerinde eleştiriler getirmiş karakter üzerinden. Veronica
rolünde izlediğimiz Irina Ivkına filmde canlandırdığı karaktere tip olarak
uyuyor. Ama oyunculuk anlamında daha çok yolunun olduğunu söylemek zorundayım. Cem
Yılmaz’ın ağabeyi Can Yılmaz hım hım esnaf İsmail tiplemesiyle başarılı bir
oyunculuk koyuyor ortaya. Zafer Algöz’ün canlandırdığı Komutan Kenan oldukça
renkli bir kişilik ve filmin akışını değiştirecek kadar güçlü. Deneyimli oyuncu
Algöz de yine çok iyi bir performans sergilemiş.
Filmin müzikleri de türüne uygun. Neşeli, keyifli şarkılar,
müzikler var. Özellikle takip sahnelerinde Bond filmlerini aratmayacak müzikler
dikkat çekici. Bu yanıyla da film fena değil.
Kısaca Ali Baba ve Yedi Cüceler bütün absürtlükleri ve eklektik
yapısıyla ilginç bir film ama Cem Yılmaz’ın en eğlenceli filmi değil. Meraklısı
kaçırmayacaktır zaten. Meraklısı olmayan da filme bir şans verebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder