11.11.2015
SPECTRE/SPECTRE (Sam Mendes 2015)
James Bond serisinin son filmi Skyfall’u 2012 yılında izlemiştik. Serinin 24.
filmi Spectre 6 Kasım’dan bu yana vizyonda. Filmin yönetmenliğini yine Sam
Mendes üstlenmiş. Bu kez filmin konusu şöyle: 007 James Bond M’den ona kalan
bir görüntülü mesajdan yola çıkarak teşkilattan habersiz, Meksika’da tek başına
bir operasyon düzenler. Ancak bu olay orada sonlanmaz ve James Bond bir çok
ülkede kanlı eylemler düzenleyen karanlık bir örgütün ve onun yöneticisinin
peşine düşmek zorunda kalır. Bu konuda ona destek olacak kişi ise Solgun Kral
lakaplı Mr. White’ın kızı Madeleine Swann olacaktır.
Önceki film Skyfall bana göre
seri içinde özel bir yere sahipti. Skyfall’da James Bond’un insani yanlarını
görebilmiş, zayıf yönlerine tanık olmuştuk. Hatta olağanüstü bir ajan olmasına
karşın Skyfall’da bu yönü bile sarsıntıya uğramıştı. Bunlar seri içinde alışkın
olmadığımız ama karaktere daha derinlikli bir boyut katan özelliklerdi. Vizyondaki
son film ise tam anlamıyla bir U dönüş. Yönetmen Sam Mendes ve senaryo grubu
alışıldık James Bond karakterini geri taşımışlar. Olağan olduğu üzere filmde
pek çok gösterişli aksiyon sahnesi var. Açılıştaki plan sahne bunlardan biri. Göze
batmayan ama gerçekçilik anlamında sınırları zorlayan efektler ve aksiyon
eşliğinde izliyoruz Bond’u bu plan sahnede. Elbette filmin geri kalanında da aksiyon
ve efektler en belirleyici unsurlar.
Bond filmlerinin vazgeçilmez
niteliklerinden bir diğeri James Bond’a eşlik eden kadın karakterler. Filmde
öne çıkan iki isim var. Bunlardan ilki James Bond’un Meksika’da öldürdüğü
Sciarra’nın karısını canlandıran yetenekli ve güzel oyuncu Monica Belluci. Diğeri
ise Mavi En Sıcak Renktir’den hatırlayacağınız Lea Seydoux. Ne yazık ki filmin
Monica Belluci’yi kapsayan bölümü filmin bütününden kopuk ve anlamsız olmuş. Üstelik
herkesin öldürmek için peşine düştüğü Lucia’ya ne olduğu sorusu film boyunca
yanıt bulamıyor. Bana kalırsa Monica Belluci’nin olduğu bölüm filmden
çıkartılsa çok da büyük bir kayıp olmaz.
Madelien Swann’ı canlandıran
Lea Seydoux bana kalırsa iyi bir iş çıkarmış. Oyuncu perdeye yakışıyor ve
aksiyon sahnelerinde de oldukça başarılı. Seydoux’un adını daha sık
duyacağımızı düşünüyorum.
Bond filmlerini
anlamlı kılan bir başka önemli nokta ise James Bond’un mücadele edeceği düşman.
Sonuçta bu düşmanlar Bond’un varlığını anlamlı kılıyorlar. O nedenle yine
oldukça detaylandırılmış düşmanlar var karşımızda. Filmin kötü karakteri
Blofeld’i canlandıran Christopher Waltz iyi bir performans sergiliyor. Waltz’ın
kötücüllüğü fiziksel değil. O daha çok intikam duygusuna hizmet eden zekasıyla
Bond’u zorluyor. Fiziksel olarak James Bond’un mücadele ettiği karakter ise Dave
Bautista’nın canlandırdığı Mr. Hinx karakteri. James Bond ve Mr. Hinx
arasındaki fiziksel çatışmalar filmin en sürükleyici sahneleri.
Bond filmlerinin
bir başka alameti farikası tema şarkılarıdır. Spectre’nin tema şarkısı
Writing’s On The Wall’u Sam Smith seslendiriyor. Açıkçası, kötü bir şarkı değil
ama Adele’in seslendirdiği Skyfall ile yarışabilecek güçte olduğunu
düşünmüyorum.
Kısaca James Bond
serisinin son filmi Spectre serinin müdavimlerini tatmin edecek, tam seyirlik
bir iş. Hoş vakit geçirmek için düşünülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder