10.12.2015
SARMAŞIK (Yön. Tolga Karaçelik / 2015)
Sinemamız 90’ların ortasından bu
yana bir hareketlilik içinde. Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Derviş Zaim,
Yeşim Ustaoğlu, Reha Erdem, Semih Kaplanoğlu, Handan İpekçi, Pelin Esmer gibi
bizi yurtiçinde ve dışında gururlandıran pek çok yönetmenimiz var şu anda. Bu
saydığım isimler 90’lardan sonra sinemamıza ivme katan yönetmenler ama yalnızca
onlardan söz etmek haksızlık olur. Arkadan gelen ve özgün çalışmalarla
sinemamıza yeni soluk getiren genç yönetmenlerimiz de var. İşte onlardan biri
de 2010’da ilk uzun metrajlı filmi Gişe Memuru ile güzel bir çıkış yakalamış
olan Tolga Karaçelik. Gişe Memuru hem
seçtiği iş kolu nedeniyle, hem de yaratılmış derinlikli karakterleriyle hem de
sinematografik başarısıyla göz doldurmuştu. Beş yıllık bir aradan sonra Tolga Karaçelik bu
kez Sarmaşık’la vizyonda. Sarmaşık bugüne dek 18 festivalde gösterildi.
Festival takipçileri filmi daha önce izlemiş olabilir ama vizyona girişi 4
Aralık ve şehrimizde de bir salonda oynamakta. Bu arada film yurtiçinde ve
yurtdışında pek çok ödülü kucakladı. Son olarak 52. Uluslararası Antalya Film
Festivalinden En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Erkek
Oyuncu ödülleriyle döndü. Dolayısıyla, bu yanıyla da hayli ilgi çekici bir
yapım var karşımızda. Filmin konusu kısaca şöyle:
Birbirini hiç tanımayan Cenk, Alper ve Kürt hayatlarında işler
yolunda gitmediği için adeta kaçarcasına, bir yük gemisine tayfa olarak
katılmaya karar verirler. Ne var ki, çalışmaya başladıkları geminin sahibi
iflas eder ve gemi Mısır açıklarında bağlanır. Genel kurallar gereği kaptanın
yanı sıra, bir usta gemici, bir aşçı ve bir kaç gerekli çalışan gemide
kalmalıdır. Kısa sürede meselenin çözüleceğine inanan Cenk, Alper, Kürt, Nadir
ve İsmail gemide kalmaya gönüllü olurlar. Üstelik gemi satışa çıktığında ilk
ödeme alacak olan onlardır. Fakat işler onların planladığı gibi ilerlemez ve kendilerine
rahat gelir getireceğini düşündükleri bu süreç onlara adeta bir hapis hayatı
yaşatmaya başlar... Biliyorsunuz, ben bazen bazı filmler için testosteron kokan
film tanımını yapıyorum. Tolga Karaçelik’in bu son filmi Sarmaşık da tam
anlamıyla bu nitelemeye uyuyor. Gemiler, tıpkı asker kampları, cezaevleri,
kıraathaneler gibi tek cinsin kendini var ettiği homo sosyal ortamlar.
Gemide kadının olmasının uğursuzluk getirmesi gibi hurafelerin
ötesinde gerçekten iş kolu olarak gemicilik hep erkeklerin alanında olmuştur.
Dolayısıyla zaten filmin geçtiği ortam beraberinde bir erkek filmi özelliğini
de getiriyor. Filmin sertliği bana Serdar Akar’ın çıkış filmleri Gemide ve
Laleli’de Bir Azize’yi hatırlattı. Filmin kadrosu kalabalık değil. Özellikle
gemi bağlandıktan sonra gemide yalnızca 6 kişi kalıyor ve her biri diğerinin
cehennemi olmaya başlıyor. Oyuncu sayısı az ve mekan da tek olunca
karakterlerin derinlikleri filmde ayrıca önem kazanıyor ki bana kalırsa bu
başarıyla yerine getirilmiş. Karakterlerin uzun süre gemide mahsur kalmaları
doğal olarak bir kapana kıstırılmışlık duygusunu zorunlu kılıyor. Sarmaşık’ta bu
da çok başarılı biçimde yaratılmış.
Filmin genel yapısına baktığımızda oyunculuk büyük önem
içeriyor. Kişisel olarak tüm oyuncuları çok başarılı buldum. Ancak bana göre
filmin lokomotifleri Cenk’i canlandıran ve Antalya’dan en iyi erkek oyuncu
ödülüyle dönen Nadir Sarıbacak ve Alper’i canlandıran Özgür Emre Yıldırım.
Hatta bana göre Özgür Emre Yıldırım çok daha başarılı bir performans
sergiliyor. Gemi kaptanını canlandıran, deneyimli oyuncu Osman Alkaş, naif,
hassas Nadir rolünde Hakan Karsak ve içe kapanık, patlamaya hazır İsmail
rolünde Kadir Çermik göz dolduruyor. Kürt rolünde izlediğimiz Seyithan Özdemir
belki oyuncu olarak iz bırakmıyor ama karakteristik yüz hatları ve fiziksel
heybetiyle filmde tam da gereken etkiyi yaratıyor.
Filmin sinematografisi de oldukça başarılı. Geminin insan boyutlarıyla
kıyaslandığında anormal denebilecek büyüklüğü estetik olarak çok iyi
değerlendirilmiş bazı sahnelerde. Bu aşamada deneyimli görüntü yönetmeni Gökhan
Tiryaki’yi de tebrik etmek gerek.
Kısaca Tolga Karaçelik imzalı Sarmaşık hayli sarsıcı ve
etkileyici bir film. Kaçırılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder