TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

14 Kasım 2012 Çarşamba

MEGA ZEKA/MEGAMIND


25.01.2011

MEGA ZEKA/MEGAMIND (Tom McGrath, 2010)

Bu hafta, bir kaç haftadır vizyonda olmasına karşın gitmeyi ihmal ettiğim bir filmi seçtim sizler için. Madagascar serisinin yönetmeni Tom McGrath’ın yönetmenliğini üstlendiği, senaryosunu Alan J. Schoolcraft ve Brent Simons’ın yazdığı Megamind’dan söz ediyorum. Dreamworks’un animasyon dünyasına Oyuncak Hikayesi serisiyle kattığı yeni tarzın son ürünü bu film. Ve tabii son dönemlerin en popüler teknolojisi 3 boyutlu görüntü de bu filmde kullanılmış. Dolayısıyla karşımıza sevimli karakterler, albenili bir görsellik ve eğlenceli bir hikaye çıkıyor. Şimdi dilerseniz film hakkında biraz daha detaylı konuşalım.

Filmlerde, özellikle klasik masalların anlatılarının başkalaştırılması son dönemlerde sık karşılaştığımız bir şey. Bunun en son örneği yine sizlerle burada ele alıp konıştuğumuz, Rapuntzel’in öyküsünü başkalaştıran Karmakarışık isimli animasyondu. Megamind’da ise bu kez özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde çok popüler olan Süperman, Batman gibi super kahramanların öyküleri ters yüz ediliyor. Filmde özellikle Süperman’in hikayesini temel alındığını söylemek mümkün. Sadece buradaki karakterin adı Metroman ve yaşadığı şehrin adı Metropolis değil Metrocity. Isı saçan bakışlar, uçma yeteneği vb. özelliklerin hepsi Metroman’de de bulunmakta. Tıpkı Lois Lane gibi bu filmde de Roxanne Richie isimli bir muhabir vardır. Ama biz öyküyü Metroman’in değil, onunla birlikte eş anlı olarak başka bir gezegenden Dünya’ya gönderilen, ama talihsizlik sonucu Metroman gibi zengin bir ailenin evine değil, bir hapishanenin bahçesine düşen Megamind’ın gözünden izliyoruz. Zaman içinde Metroman’in yetenekleriyle yarışamayacağını anlayan Megamind, kötüyü oynamaya karar verir. İşte, sözüm ona bu kötü karakterin dünyasına götürüyor film bizi. Yani tersten bir okuma yapmamızı sağlıyor.  Filmi izledikçe herşeyin göründüğü gibi olamayacağını anlıyoruz. Film bizi önyargılarımızı aşmaya yönlendiriyor sevimli bir biçimde. Bu konuda daha fazla detaya girmeyeceğim. Keşifleri sizin filmi izlerken yapmanızı, bu zevkten yoksun kalmamanızı istiyorum.

Filmde dikkatimi çeken nokta yalnızca Süperman’e gönderme yapılmıyor olmaması. Megamind’nın kostümünün adıyla Kill Bill’e, uzaylı baba karakteriyle Marlon Brando’ya, Metroman’in sahne performansı ve kostümüyle Elvis Presley’e yapılan göndermeler bunlardan sadece bir kaçı. Yani film aslında bulmaca gibi. Çizimler sevimli ve bana göre oldukça gerçekçi. Özellikle, Roxanne Richie’nin gerçekçi kadın hatlarını çok beğendiğimi söylemeliyim. Filmin müzikleri ayrıca dikkat çekici. Bu konuda bir izlenim edinmeniz için soundtrack’te iki tane AC/DC şarkısının olduğunu söylemem yeterli olabilir sanırım. Gun’N Roses, Ozzy Osborne, Elvis Presley, Michael Jackson da soundtrackte dinleyebileceğiniz isimler arasında.

Peki Megamind bir çocuk filmi mi? Kanımca değil. Belki bir çocuk, filmdeki sevimli çizimleri, aksiyonu severek izleyebilir. Ama bu film bundan fazlasını hak ediyor. Sözünü ettiğimiz diğer film karakterlerini filmde ayırd etmek, fonda çalan şarkı ve şarkıcılar hakkında fikir sahibi olmak, hepsinden öte, filmin senaryosunun özünü oluşturan ve  hemen her felsefede var olan diyalektik bakış açısının, yani herşeyin karşıtıyla var olabileceği temasını yakalamak için belli bir yaş ortalamasının üstünde olmak gerektiği kanısındayım.

Kısaca, animasyona meraklı bir izleyiciyseniz ve sadece görsel olarak değil, fikir olarak da sizi tatmin edecek bir film arıyorsanız Megamind sizin için iyi bir seçim olabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder