TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

14 Kasım 2012 Çarşamba

UZAKLARA GİDELİM / AWAY WE GO


26.04.2010
UZAKLARA GİDELİM / AWAY WE GO (Yön. Sam Mendes, 2009)

Hani, bazen bazı filmler, deyim yerindeyse, öyle bir tat bırakır ki yeniden izlemek istersiniz. Zaman zaman bu duyguyu ben de yaşıyorum. İşte bu hafta izlediğim film de bende böyle bir etki bıraktı. Sözünü ettiğim film, Sam Mendes’in biraz gecikmeli de olsa ülkemizde gösterime giren, Eskişehir’de ise sadece iki salonda oynamakta olan Uzaklara Gidelim/Away We Go isimli filmi. İngiliz yönetmen Sam Mendes Cambridge Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra pek çok tiyatro oyunu yönetti. Ama bu alandaki asıl çıkışını ünlü Cabaret müzikalini yönettikten sonra yakaladı. Biz onu ilk sinema filmi Amerikan Güzeli ile tanıdık. Daha ilk filmiyle çok sayıda festivalden ödülle dönen yönetmen yine Amerikan Güzeli ile en iyi yönetmen dalında Oscar ödülünü almıştı. Ardından Azap Yolu adıyla oynayan Road to Perdition, Jarhead ve yine Hayallerin Peşinde adıyla oynayan Revolutionary Road geldi ve bu filmlerin çoğuyla da yine pek çok festivalde ödül aldı ya da aday oldu. Dolayısıyla karşımızda yetenekli bir yönetmenin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Sam Mendes’in özellikle Amerikan Güzeli ile başlayan ve Hayallerin Peşinde ile pekişen Amerikan aile yapısını eleştirdiği filmleri, onun farklı bir çıkış yakalamasını sağlamıştı. Her iki filmde de aile kurumunu kökünden sarsan ve aslında şu veya bu biçimde hemen herkesin yaşamının bir aşamasında içinde hissedebileceği ikilemler, Mendes’in filmlerinde tüm gerçekliğiyle cisimleşmiş ve izleyicisini sarsacak bir anlatımla aktarılmıştı. Uzaklara Gidelim biraz daha yumuşak görünmekle birlikte, dolaylı yoldan da olsa aynı eleştiriyi sürdürmekte. Bebek bekleyen Verona ve Burt daha güzel bir gelecek için taşınmaya karar verirler. Ellerinde bazı seçenekler vardır Phonixe ya da Montreal gibi. Taşınmayı düşündükleri şehirlerde yaşamakta olan yakınları da kararlarında belirleyici olacaktır. Bunun üzerine yola koyulurlar. Yani Uzaklara Gidelim bir yol hikayesi. Yaşamak isteyecekleri şehri ararken kendilerine dair de pek çok şeyi keşfetme şansları olur.  Yönetmen  Mendes filmi episodelara ayırmış. Her bir şehirle birlikte başka bir deneyim yaşar Verona ve Burt. İşte yönetmenin evlilik kurumuna, ebeveyn çocuk ilişkilerine eleştirisi de bu noktada başlar. Ziyaret ettikleri her ailenin, deyim yerindeyse kimi defoları vardır. Verona ve Burt onları gözlemledikçe nasıl bir aile ve ebeveyn olmamaları gerektiğini netleştirirler. Filmdeki ailelerde tüm çiftler evlidir. Verona ise ısrarla Burt’ün evlilik tekliflini geri çevirmektedir. Bu anlamda, genel geçer klişeler açısından baktığımızda, Verona karakterinin alışıldık kadın karakterlerden çok farklı olduğu açıktır. Burt’ü geçmişte de geri çevirmiştir şimdi de hamile olmasına karşın evlenmeyi istememektedir. Bir arada olmanın yegane ölçütünün evlilik olup olmadığını sorgulama şansını verir yönetmen izleyiciye. 

Uzaklara Gidelim’de Sam Mendes bizlere çok da tanıdık gelmeyen, daha çok TV dizilerinde boy göstermiş oyunculara yer vermiş. Başrolü paylaşan John Krasinski ve Maya Rudolph çok iyi bir performans sergiliyorlar. Özellikle Verona karakterini canlandıran Maya Rudolph her haliyle o kadar gerçek ve doğal ki, hayran kalmamak elde değil.  Filmin görsel anlatımı gösterişli değil belki ama olay örgüsü akıp gidiyor. Herşey yerli yerinde. Soundtrack ise bana göre mükemmel. George Harrison, Bob Dylan, The Velvet Underground ve The Stranglers şarkıları filme ruh katmış. Geçen sene Amerika Birleşik Devletleri’nde gösterime giren film senenin en iyi filmlerinden biri olarak tanımlanmıştı. Kanımca bizde ancak bir sene sonra gösterime giren film bu niteliğini olduğu gibi koruyor. İki Babalık, Ödül Peşinde, Salgın ve benzeri kolaycı Hollywood yapımlarının yanında parlayan bir yıldız gibi Uzaklara Gidelim. Dolayısıyla uzun süre oynamasından yana şüphe duyduğum bu filmi kaçırmayın diyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder