TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

29 Mart 2013 Cuma

AŞKIN İZLERİ / THE WONDER


20.03.2013
AŞKIN İZLERİ / THE WONDER
(Terence Mallick/2012)

Geçen sene Oscar ödül töreni yaklaşırken adaylar arasında bir filmin adı oldukça sık geçmişti: Hayat Ağacı. Brat Pitt, Sean Penn gibi oyuncuların rol aldığı filmin yönetmeni ve senaryo yazarı Terence Malick'ti. Yönetmenin bir başka önemli filmi ise 1998 yapımı İnce Kırmızı Hat'tı. İncelikli işleri seven yönetmen Malick bu kez Aşkın İzleri ile karşımıza çıkıyor.  Malick bu filmde de hem senaryo yazarı hem de yönetmen. Zaten Malick’in kariyeri daha çok senaryo üzerinde ilerliyor. Gelin şimdi biraz film hakkında konuşalım.

Paris gezisi sırasında Amerikalı Neil, 10 yaşında bir kızı da olan güzel, enerjik Marina ile tanışır. Birbirlerine aşık olurlar ve Neil Marina’dan kızıyla birlikte Amerika’ya gelmesini ister. Ancak, Amerika’ya gittikten bir süre sonra çiftin arasına bir uzaklık girer. Vizesi dolduğunda Marina kızıyla birlikte Fransa’ya döner. Onun yokluğunda Neil eski bir arkadaşı olduğunu söylediği Jane’le birlikte olur ama bu ilişki de ilerlemez. Daha sonra Marina yine Amerika’ya geri döner. Neil ve Marina’nın ilişkisi yeniden başlar... Sevgili dinleyiciler, filmin konusunu sizlere bu şekilde aktarmaya çalıştım. Ancak film geleneksel anlatı özelliklerine sahip değil. Alışıldık dramatik bir akışı yok. Hatta karşılıklı diyalogların olduğu sahneler bile çok az. O halde bu film nasıl bir biçeme sahip? Aşkın İzleri, az söz, çok görsellik ve çok müzik üzerine kurulu şiirsel bir anlatıma sahip. Öyle ki Aşkın İzleri için iki saatte okunacak bir şiire görüntü ve müzik döşenmiş diyebilirim. O nedenle klasik bir aşk hikayesi izleyeceğini uman izleyici olasılıkla filmde aradığını bulamayacaktır. Filmde görüntüler özenle seçilmiş. Görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki gerçekten çok iyi iş çıkarmış. Filmde görüntülerin güzelliği kadar kameranın hareketliliği ve özellikle alt açı çekimlerin  ağırlığı dikkat çekici ve farklıydı. Yedi kişiden oluşan müzik departmanı da filme ruh katan bir iş çıkarmışlar ortaya. Müzik filmin en önemli anlatım araçlarından biri.
Örneğin, Neil’ın Jane ile birlikteliği sırasında olaylara eşlik eden müzik onların geleceksizliğini duyumsatacak biçimde neredeyse kakofonik nitelikler taşıyor. Bu işlevine rağmen bazen müziğin gereğinden fazla öne çıktığını düşünmeden de edemedim.

Oyunculara gelirsek... Her ne kadar afişlerde ve tanıtımlarda başroller Ben Affleck ve Rachel McAdams arasında paylaşılmış gibi gözükse de aslında başrolde Marina karakterini canlandıran Olga Kurylenko ve Neil karakterini canlandıran Ben Affleck var.  Filmde Olga Kurylenko  Marina karakterini canlandırmak için gerçekten bir efor sergiliyor. Sözlere sığınmadan duyguyu izleyiciye geçirmeye çalışmak zor bir iş. Bu bağlamda oyuncu bana göre fena bir iş çıkarmamış. Ancak Ben Affleck için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oyuncu olarak filme hiçbir katkısı yok. Ruhunu verememiş Neil karakterinin. Peder Quintana rolünde izlediğimiz Javier Bardem ise iyi bir oyuncu olduğunu kanıtlayan bir performans sergilemiş. Her ne kadar Hristiyanlık öğretisini tam olarak bilemesem de Peder Quintana bende söyledikleri ve tanık oldukları arasındaki çelişki nedeniyle mutsuzluğa sürüklenen ve belki de dini sorgulayan bir din adamıymış gibi bir izlenim bıraktı.

Öte yandan filmde dikkatimi çeken bir başka nokta 13 yaş sınırının olması. Bana kalırsa bu uyarıyı gerektirecek hiçbir rahatsız edici sahne yok. Filmde yer alan bir kaç sahnenin de çok düzgün ve estetik bir yolla çekildiğini söylemeliyim.

Kısaca Aşkın İzleri ne isminin ne de afişinin ne de oyuncularının düşündürdüğü gibi bir film. Eğer farklı bir şeyler izlemek istiyorsanız Terence Malick’in bu filmi sizler için iyi bir seçim olabilir.


Sizlere veda etmeden önce küçük bir duyuru da yapmak istiyorum. 21-27 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek Gençlik Filmleri Festivali hem şehirde hem de kampüste izleyiciyle buluşacak. Zengin bir içeriğe sahip olan festivalde filmleri ücretsiz izleyebilirsiniz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder