TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

18 Aralık 2014 Perşembe

HADİ İNŞALLAH

04.12.2014
HADİ İNŞALLAH (Ahmet Taner Baltacı/2014)

 Aralık ayı, şehrimiz için sinema açısından hayli yoğun geçecek. Şu an Gezici Film Festivali kampüsümüzdeki sinema salonunda gerçekleşiyor. Ardından Avrupa İnsan Hakları Film Günleri, sonra Dans Filmleri Festivali ve ardından da artık gelenekselleşmiş olan Palto Film Günleri Aralık ayını sinemayla dolduracak. Kampüs ve Sinema Anadolu festival filmlerine doyarken şehrimizde salonlarda da hayli hareketlilik var. Sinemamızın son bir kaç yıldır evrildiği noktaya bakarsak filmlerin sayısal olarak arttığını rahatlıkla görebiliriz. Türk filmleri 1980’li 1990’lı yıllarda salon bulmakta güçlük çekerken şimdi bazı sinemalarda Türk filmlerinin sayısı yabancı filmlerden daha fazla olabiliyor. Vizyona giren filmlerin türüne baktığımızda ise ağırlıklı olarak komedi filmlerinin öne çıktığını rahatlıkla görebiliriz. Yükselen bir tür olarak Türk yapımı korku filmleri de hem izleyicilerin hem de alanın uzmanlarının dikkatini çekmeye başladı. Bunların ardından da sanat filmi dediğimiz filmler geliyor ki onları festivaller gibi daha çok alternatif mecralarda görme şansımız oluyor. Komedi elbette önemli bir tür. İzleyiciyle daha kolay bağ kuruyor ve ne yaptığını bilen ellerdeyse çok ciddi bir eleştiri aracına da dönüşebiliyor. Ama acaba son dönemlerde üretilen komedi filmlerinde bunu yakalamak olanaklı mı? Bence bu tür komedilerle pek karşılaşmıyoruz. İşte geçen hafta vizyona giren Hadi İnşallah da türün sinemamızdaki son örneklerinden biri. Bizde karakter komedilerinin kahramanları genellikle erkektir. O nedenle iki kadın karakter üzerinden ilerleyen Deliha ve Hadi İnşallah arasında kararsız kaldım. Sonunda, bir gazetede uzun yıllar Pucca kimliği ile yazan ve daha sonra yazarlığa geçen karakterin öykülerinden esinlenerek senaryosu geliştirilen Hadi İnşallah’da karar kıldım. Yönetmen Ali Taner Baltacı daha önce Cem Yılmaz’la birlikte Hokkabaz ve AROG’da yönetmen koltuğuna oturmuştu. Bu filmde Ali Taner Baltacı yönetmenliği tek başına üstleniyor. Gelin şimdi filmin konusuna değinelim; sonra da diğer detaylara...

Pucca Ankara’da öğrenim hayatını bitirmiş, memleketi İzmir’e geri dönmektedir. Halılara overlok yapan baba, para karşılığı kahve falı bakan kız kardeş ve onlarla birlikte yaşayan haladan oluşan orta halli bir ailenin kızıdır.
Babası bir tanıdığı aracılığıyla Pucca’yı İzmir’deki bir televizyona muhabir olması için iş görüşmesine gönderir. Başlangıçta çalışma koşullarına karşı çıkan Pucca yakışıklı sunucu Pekmez’i görünce tüm koşullara razı olup televizyonda çalışmaya karar verir. Pekmez’e görür görmez aşık olan Pucca’nın önünde pek çok engel vardır. En büyük engel ise Pekmez’in haberleri birlikte sunduğu sevgilisidir. Ancak Pucca kolay kolay pes edeceğe benzemez...  Hadi İnşallah bir karakter komedisi. Olaylar yalnızca Pucca’nın Pekmez’e aşık olması ve onların ilişkisi gibi gözükse de asıl merkezde olan, akışa ivme katan kişi Pucca. Bu anlamda karakteri canlandıran Büşra Pekin film boyunca lokomotif görevi üstleniyor ve filmin ağır yükünü taşıyor. Deneyimli oyuncular Cezmi Baskın, Hülya Gülşen Irmak potansiyellerini çok fazla zorlamayan rolleriyle filmde boy gösteriyorlar. Genç kuşaktan Kameraman Hasan rolünde Şinasi Yurtsever fena değil. Pucca’nın kızkardeşini oynayan İdil Dizdar’ın görünen o ki ilk oyunculuk deneyimi. Henüz bir şey söylemek zor ama Dizdar kamera karşısında rahat görünüyor. Bu kariyere devam edebilir. Pekmez rolündeki Murat Boz’a gelirsek... Murat Boz şarkıcı olarak hayli popüler bir kişilik. Son dönemlerde bir kredi kartının marka yüzü olarak izliyoruz onu. Ayrıca O Ses Türkiye’nin jüri üyeliğini de yaptı. Yani sadece şarkıcı olarak kariyerini sürdürmüyor. Ancak, uzun metraj bir filmde başrol oynamak bunların hiçbirine benzemiyor. Belki sınırlarını zorlamış olabilir ama bana göre bu yine de yeterli olmamış. Murat Boz sadece sevimliliği ile durumu kurtarıyor. Eğer oyuncu olmayı düşünüyorsa ciddi bir çaba içine girmesi gerek.

Filmde beni en çok rahatsız eden nokta, Büşra Pekin üzerinden şişman kız imajının yaratılması. Şu anki güzellik standartları açısından belki bir top model olamaz ama Büşra Pekin ne çirkin ne de şişman bir kadın. Filmin hedef kitlesini oluşturan gençler üzerinde böyle bir algının yaratılmasını doğru bulmadım. Ne yazık ki bu medyada da yeniden üretilen, sık sık karşılaştığımız bir şey.  Kısaca, Hadi İnşallah, tiplemeler ve olay örgüsü anlamında benzerlerine Hollywood sinemasında defalarca tanık olduğumuz sıradan bir film. Sanıyorum devam filmleri de gelecek. Ancak, kişisel olarak bu film bende devam filmlerini izleme isteği yaratmadı. Dolayısıyla, filmi görüp görmeme kararını size bırakıyorum.