TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

10 Mayıs 2015 Pazar

LİMONATA

30.04.2015
LİMONATA (Ali Atay/2015)

Bu sene Uluslararası Eskişehir Film Festivalinin on yedincisini gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşıyoruz. İzleyiciyi yine birbirinden güzel filmlerle, konuklarla buluşturacak olan festivalin programında yer alan bir filmin tanıtımını yapmak istiyorum bu hafta. Ali Atay 2005 yılında O Şimdi Mahkum’la sinemaya adım atmış, sinema filmlerinin yanı sıra Leyla ile Mecnun gibi televizyon dizileriyle de kariyerini ilerletmiş oldukça yetenekli bir oyuncu. Bu kez biz onun başka bir yönüne tanıklık ediyoruz. On yedinci Uluslararası Eskişehir Film Festivalinin programında yer alan Limonata, Ali Atay’ın senaryosunu Ertan Saban’la birlikte yazdığı hem de yönettiği ilk film. Elbette önce filmin konusuna değineceğiz, ardından da diğer detaylara bakacağız.

Suat 35 yıl önce bir aşk macerası yaşamış, bu ilişkiden de bir oğlu olmuştur. Ölüm döşeğindeki Suat bu ilişkiden doğan oğlu Selim’i ölmeden önce bir kez olsun görmek ister. Oğlu Sakip’i Selim’i bulmak üzere İstanbul’a yollar. Uzun uğraşlar sonucu Selim’i bulur ama babasını hiç tanımamış olan Selim, Sakip’la Makedonya’ya gitme konusunda hiç istekli değildir. Acaba Sakip Selim’i ikna edebilecek midir? Her şeyden önce Limonata bir yol filmi. Sakip’in İstanbul’a gelişi ve ardından Makedonya’ya dönüşü ve yolda olup bitenler filmin ana omurgasını oluşturuyor. Sakip ve Selim kadar, Doğu Alman yapımı, bir zamanların statü sembolü Trabant marka otomobil de bu yol hikayesinin kahramanlarından biri. Limonata hayli eğlenceli başlıyor. Sakip, temiz, iyi niyetli, babasının son isteğini yerine getirmek için son derece gayretli genç bir adam. Selim ise fevri, inatçı bir karakter. Hal böyle olunca ikisi arasında çekişme pek eksik olmuyor. Bu da filmin ritmini ayakta tutuyor. Öte yandan Sakip’in gayretkeşliği de zaman zaman komik noktalara getiriyor filmi. Ancak Limonata için tek başına güldürü demek zor olur. Özellikle ikinci yarıda hayli dokunaklı anlar var. Sakip’in Sareyova yani bizdeki adıyla Saray Bosna’daki savaş anısını anlatışı oldukça etkileyiciydi. Güldürü ve dramın filmde çok iyi harmanlandığını söyleyebilirim.

Filmde görüntü yönetimi ve kurgu da oldukça başarılı. Birkaç ufak devamlılık hatasını göz ardı edersek filmin kurgusunun filmin akıcılığını sağladığını söylemek gerekir. Özellikle Makedonya’daki çekimler oldukça başarılıydı. 

Film yol hikayesi olunca o yolculuğa çıkanların hikayesini izliyorsunuz ister istemez ve o karakterlere odaklanıyorsunuz. Kişisel olarak ben Sakip karakterini çok sevdim. Onu canlandıran Ertan Saban’ı ise çok başarılı buldum. Limonata’nın senaryosunu Ali Atay’la birlikte yazan Ertan Saban’ın bu yeteneğini de öğrenmiş olduk. Selim’i canlandıran Serkan Keskin ise Ali Atay’ın Leyla ile Mecnun, Ben de Özledim ve Sen Aydınlatırsın Geceyi gibi yapımlarda birlikte rol aldığı bir oyuncu. Üstelik belli bir hayran kitlesine ulaşmış, yetenekli bir oyuncu. Bu filmde de aksi, huysuz Selim karakterinin hakkını vermiş. Ama kişisel olarak Ertan Saban’ın performansının daha parlak olduğunu düşünüyorum. Limonata’da Fuat rolünde izlediğimiz Luran Ahmedi’nin oyununu ise biraz abartılı buldum. Filmde bir de sürpriz isim var. Bir zamanların popüler ismi Ciguli de filmde kısa da olsa bir rol alıyor.

Bana göre filmin güçlü yanlarından bir diğeri de filme ruh katan müzikleri. Filmin soundtrackinde üç bestecinin; Ahmet Kenan Bilgiç’in, Taner Yücel’in ve Okan Kaya’nın imzası var. Bence harika bir iş çıkarmışlar.

Kısaca Limonata zevkle izlenebilecek bir film. 17. Uluslararası Eskişehir Film Festivali kapsamında 3 ve 10 Mayıs tarihlerinde filmi izleme şansını yakalayabilirsiniz.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder