TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

25 Şubat 2016 Perşembe

MAD MAX: FURY ROAD

MAD MAX: FURY ROAD (George Miller/2015)

George Miller 1979’da Mad Max’i çektiğinde sinema dünyasına şaşırtıcı ve sarsıcı bir anlatım, hatta tür getirmiş oldu. Post-apokaliptik dönem temalı filmlerin atalarından biri olan Mad Max’in ikincisini 1981’de, üçüncüsünü ise 1985’te yönetti. Aradan 30 yıl geçtikten sonra yönetmen Mad Max: Fury Road ile yine karşımızda. Bu 30 yıllık arada, yönetmen George Miller Mad Max serisiyle pek de alakası olmayan, çok farklı türde filmler yönetti. Lorenzo’nun Yağı gibi güçlü bir dram ya da Bebe Şehirde, Neşeli Ayaklar gibi çocuklara yönelik filmlerin isimlerini sıraladığımda ne demek istediğimi siz de anlayacaksınız. George Miller yine döndü dolaştı ve ilk gözağrısı Mad Max’te kendini buldu. Gelin şimdi filmin konusunu kısaca özetleyelim ve ardından filmin öne çıkan özellikleri üzerinde duralım.

Max sevdiklerini kaybetmenin verdiği bunalımla neredeyse medzub denecek bir halde tek başına yollarda zaman geçirmektedir. Yine böyle bir günde Ölümsüz Joe’nun savaşçıları tarafından yakalanır. Savaşçılar o çok kıymetli arabasına da el koyarlar. Tüm kaçma girişimlerine rağmen Max kan donörü olarak esir alınır. Ölümsüz Joe’nun tırını götürmekten sorumlu Furiosa yolunu değiştirince ihaneti anlaşılır ve Joe ve savaşçıları peşine takılır. Furiosa’yı yakalayıp, Ölümsüz Joe’ya hizmet ederek Valhalla’ya gireceğine inanan Nux kan torbasıyla yani, Max’le birlikte yollara düşer. Böylece Max hiç planlamadığı ve umursamadığı bir savaşın tam ortasında bulur kendini... Mad Max: Fury Road, isim olarak Max’i içinde barındırıyor ama Max’in çok da fazla öne çıkmadığı bir olay örgüsüne sahip. Daha doğrusu, film boyunca Max’in doğru zamanda doğru müdahaleleriyle olaylar istendik yönde ilerliyor ama asıl hikaye hep Furiosa’nın hikayesi oluyor. Hatta filmde kadın gücünün hayli öne çıktığını söylemek olanaklı. Filmde dünyanın kurtuluşunun kadınların elinde olduğunun bir alt metin olarak verildiğini söylemek bile olanaklı. Dolayısıyla, testosteronu bu kadar yüksek bir filme böyle bir mesajı yedirmek de ayrı bir başarı.

Mad Max gibi post apokaliptik bir döneme, ortama dayanan filmlerde elbette en önemli noktalardan biri o atmosferi güçlü biçimde yaratmak. George Miller bu konuda hayli başarılı bir iş çıkarmış. O toplumun çaresizliği, yoksunlukları göze sokulmadan neredeyse gerçekçi denebilecek bir biçimde veriliyor.
Yaratılmış olan evren, o fantazmagorik boşluklar, yolda geçtikleri yerler böyle bir dünyayı bana göre gayet başarılı bir biçimde veriyor.

Elbette söz konusu Mad Max olunca amansız takip ve çatışma sahneleri kaçınılmaz oluyor. Yönetmen George Miller ilerlemiş yaşına rağmen, sinemacı olarak ne kadar genç fikirli olduğunu bu sahnelerle kanıtlamış. Neredeyse delilik noktasına gelen takip ve çatışma sahneleri serinin müdavimlerini çok mutlu edecek. Elbette filmin müzikleri de bu etkiyi artırmada önemli rol oynuyor.

Dedik ki Mad Max: Fury Road Max’ten çok Furiosa ve yanındakilerin hikayesi. Hal böyle olunca, oyuncu olarak Charlize Theron’un performansı daha çok önem kazanıyor. Şunu kabul edelim, Charlize Theron yalnızca güzel bir yüzden ibaret değil. Aynı zamanda iyi bir oyuncu. Dramatik yanı güçlü ve zor pek çok işte başarılı performanslar sergiledi. Karşınızda Peter Sellers, Canavar, Tek Başına gibi filmlerde karakterleri tüm derinliğiyle vermeyi başardı. Hatta bu performanslarıyla ödüllendirildi de. Bana kalırsa Mad Max: Fury Road’da da canlandırdığı Furiosa karakterine tutumlu ve etkili bir oyunculukla can vermiş. Mel Gibson gibi bir döneme ve Mad Max karakterine imza atmış bir oyuncudan sonra Max karakterini canlandırmak bana göre risk almaktır. Tom Hardy bu riski almış ve bence çok da başarılı olmuş. Üstelik yalnızca Mel Gibson’ın mirasını almakla kalmamış, kendini geride tutmayı da başarmış. Ben oyuncunun çok yerinde bir seçim olduğuna inanıyorum. Daha çok aksiyonu yüksek filmlerden tanıdığımız oyuncu Locke gibi iddialı bir filmde, derinliği olan karakterleri de başarılı biçimde canlandırabildiğini kanıtlamıştı. Oyunculuk konusunda geniş bir yelpazesi olan Tom Hardy Mad Max’te de iyi iş çıkarmış. Başrol oyuncularının yanı sıra bence Nux rolünde izlediğimiz genç oyuncu Nicholas Hoult da iyi bir seçimdi. Onu adını da daha sonra sık sık duyacağımıza inanıyorum.


Kısaca Mad Max: Fury Road, türün meraklılarını ve serinin tutkunlarını çok mutlu edecek, aksiyonu bol neredeyse çılgınca çekilmiş bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder