MAD MAX: FURY ROAD (George
Miller/2015)
George Miller
1979’da Mad Max’i çektiğinde sinema dünyasına şaşırtıcı ve sarsıcı bir anlatım,
hatta tür getirmiş oldu. Post-apokaliptik dönem temalı filmlerin atalarından
biri olan Mad Max’in ikincisini 1981’de, üçüncüsünü ise 1985’te yönetti. Aradan
30 yıl geçtikten sonra yönetmen Mad Max: Fury Road ile yine karşımızda. Bu 30
yıllık arada, yönetmen George Miller Mad Max serisiyle pek de alakası olmayan,
çok farklı türde filmler yönetti. Lorenzo’nun Yağı gibi güçlü bir dram ya da
Bebe Şehirde, Neşeli Ayaklar gibi çocuklara yönelik filmlerin isimlerini
sıraladığımda ne demek istediğimi siz de anlayacaksınız. George Miller yine
döndü dolaştı ve ilk gözağrısı Mad Max’te kendini buldu. Gelin şimdi filmin
konusunu kısaca özetleyelim ve ardından filmin öne çıkan özellikleri üzerinde
duralım.
Max sevdiklerini kaybetmenin verdiği bunalımla
neredeyse medzub denecek bir halde tek başına yollarda zaman geçirmektedir.
Yine böyle bir günde Ölümsüz Joe’nun savaşçıları tarafından yakalanır. Savaşçılar
o çok kıymetli arabasına da el koyarlar. Tüm kaçma girişimlerine rağmen Max kan
donörü olarak esir alınır. Ölümsüz Joe’nun tırını götürmekten sorumlu Furiosa
yolunu değiştirince ihaneti anlaşılır ve Joe ve savaşçıları peşine takılır.
Furiosa’yı yakalayıp, Ölümsüz Joe’ya hizmet ederek Valhalla’ya gireceğine
inanan Nux kan torbasıyla yani, Max’le birlikte yollara düşer. Böylece Max hiç
planlamadığı ve umursamadığı bir savaşın tam ortasında bulur kendini... Mad
Max: Fury Road, isim olarak Max’i içinde barındırıyor ama Max’in çok da fazla
öne çıkmadığı bir olay örgüsüne sahip. Daha doğrusu, film boyunca Max’in doğru
zamanda doğru müdahaleleriyle olaylar istendik yönde ilerliyor ama asıl hikaye
hep Furiosa’nın hikayesi oluyor. Hatta filmde kadın gücünün hayli öne çıktığını
söylemek olanaklı. Filmde dünyanın kurtuluşunun kadınların elinde olduğunun bir
alt metin olarak verildiğini söylemek bile olanaklı. Dolayısıyla, testosteronu
bu kadar yüksek bir filme böyle bir mesajı yedirmek de ayrı bir başarı.
Mad Max gibi post apokaliptik bir döneme,
ortama dayanan filmlerde elbette en önemli noktalardan biri o atmosferi güçlü
biçimde yaratmak. George Miller bu konuda hayli başarılı bir iş çıkarmış. O
toplumun çaresizliği, yoksunlukları göze sokulmadan neredeyse gerçekçi
denebilecek bir biçimde veriliyor.
Yaratılmış olan evren, o fantazmagorik
boşluklar, yolda geçtikleri yerler böyle bir dünyayı bana göre gayet başarılı
bir biçimde veriyor.
Elbette söz konusu Mad Max olunca amansız takip
ve çatışma sahneleri kaçınılmaz oluyor. Yönetmen George Miller ilerlemiş yaşına
rağmen, sinemacı olarak ne kadar genç fikirli olduğunu bu sahnelerle
kanıtlamış. Neredeyse delilik noktasına gelen takip ve çatışma sahneleri
serinin müdavimlerini çok mutlu edecek. Elbette filmin müzikleri de bu etkiyi
artırmada önemli rol oynuyor.
Dedik ki Mad Max: Fury Road Max’ten çok Furiosa
ve yanındakilerin hikayesi. Hal böyle olunca, oyuncu olarak Charlize Theron’un
performansı daha çok önem kazanıyor. Şunu kabul edelim, Charlize Theron
yalnızca güzel bir yüzden ibaret değil. Aynı zamanda iyi bir oyuncu. Dramatik
yanı güçlü ve zor pek çok işte başarılı performanslar sergiledi. Karşınızda
Peter Sellers, Canavar, Tek Başına gibi filmlerde karakterleri tüm derinliğiyle
vermeyi başardı. Hatta bu performanslarıyla ödüllendirildi de. Bana kalırsa Mad
Max: Fury Road’da da canlandırdığı Furiosa karakterine tutumlu ve etkili bir
oyunculukla can vermiş. Mel Gibson gibi bir döneme ve Mad Max karakterine imza
atmış bir oyuncudan sonra Max karakterini canlandırmak bana göre risk almaktır.
Tom Hardy bu riski almış ve bence çok da başarılı olmuş. Üstelik yalnızca Mel
Gibson’ın mirasını almakla kalmamış, kendini geride tutmayı da başarmış. Ben
oyuncunun çok yerinde bir seçim olduğuna inanıyorum. Daha çok aksiyonu yüksek
filmlerden tanıdığımız oyuncu Locke gibi iddialı bir filmde, derinliği olan
karakterleri de başarılı biçimde canlandırabildiğini kanıtlamıştı. Oyunculuk
konusunda geniş bir yelpazesi olan Tom Hardy Mad Max’te de iyi iş çıkarmış.
Başrol oyuncularının yanı sıra bence Nux rolünde izlediğimiz genç oyuncu
Nicholas Hoult da iyi bir seçimdi. Onu adını da daha sonra sık sık duyacağımıza
inanıyorum.
Kısaca Mad Max: Fury Road, türün meraklılarını
ve serinin tutkunlarını çok mutlu edecek, aksiyonu bol neredeyse çılgınca
çekilmiş bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder