04.04.2014
HAZİNE AVCILARI/MONUMENTS MEN
(Yön. George Clooney/ 2014)
Savaş son derece yıkıcı, travmatik
bir olay. Pek çok genç insanın yaşamını kaybettiği bu olayın ardından
ülkelerin, o ülkelerde yaşayan toplumların yeniden ayağa kalkması zaman alıyor.
Başka deyişle, savaşın kazananı yok. Herkes kaybediyor. İnsanlık için bu denli
önemli ve travmatik bir eylem elbette sinemada da karşılığını buluyor. Şöyle
bir baktığımızda savaşı ya da savaş sonrasını anlatan, sinema tarihine geçmiş
pek çok film var; Hiroşima Aşkım, Ağustosta Rapsodi, Avcı, Full Metal Jacket,
Shindler’in Listesi, Hayat Güzeldir gibi filmler özellikle yakın dönem
diyebileceğimiz 2. Dünya Savaşı ve Vietnam Savaşına odaklanan başarılı filmler.
İşte, yapımcı ve yönetmen olarak daha çok siyasi yanı öne çıkan, politik
filmlere yatırım yapan George Clooney yine bu ilkesini korumuş. Vizyona Hazine
Avcıları adıyla giren Monuments Men filminin yönetmeni, yapımcısı, senaryo
yazarı ve başrol oyuncusu olarak imzasını atmış. Gelin şimdi kısaca bu savaş filminin
konusuna değinelim. Ardından detaylar hakkında konuşalım.
Artık sona doğru yaklaşıldığı hissedilse de İkinci Dünya Savaşı
tüm hızıyla sürmektedir. Savaş boyunca, başta insan hayatı olmak üzere ülkeler
pek çok kayıp yaşamışlardır. Çok daha geri planda kalan ve hayatta kalmak gibi hayati
ihtiyaçlarla karşılaştırıldığında daha önemsizmiş gibi görünen bir alanda da
ciddi kayıplar yaşanmaktadır: Sanat. Avrupa sanat tarihini biçimlendiren sanat
eserleri, resimler, heykeller, binalar bombardımanlar sırasında ciddi hasar
görmüştür. Ama bundan da kötüsü Hitler’ gelecekte kendi adını vererek kuracağı
müze için işgal ettiği her yerde sanat eserlerini toplatıp, bilinmez yerlerde
saklamaktadır. Amerikalı sanat tarihçisi Frank Stokes hükümetini bu konuda ikna
eder ve bir ekip toplayarak hem bundan sonra yapılacak müdahalelerde eserlerin
korunmasını sağlamak hem de Nazilerin sakladığı sanat eserlerini bulmak üzere
savaş hattına gider... Filmin belki de en önemli yanı filmin çıkış noktasını
sağlayan fikir. Bir sanat eseri bir insanın yaşamından daha mı kıymetlidir?
Filmin ana karakteri Frank Stokes sık sık bu soruyla karşı karşıya kalıyor. Ona
göre hiçbir sanat eseri hayatta kalmaktan daha kıymetli değil. Ama zaman
ilerledikçe, ekipten iki kişinin ölümüne rağmen çalışmaları durdurmuyor. Evet
yaşam önemli ama, ona göre ülkeler, toplumlar bir nesilde yıkım yaşasalar bile
ayağa kalkabilirler. Ama tarihleri yok olursa geçmişle bağlarını kaybedip
kaybolurlar. Tıpkı filmin ana karakteri gibi biz de sık sık bu soruyu soruyoruz
kendimize filmi izlerken. Ve bunun net bir cevabı da yok bana kalırsa. Kanımca
filmin en güçlü yanı bu fikir. Gerçek bir olay ve kişilerden esinlenilerek
çekilmiş bu filmin en zayıf yanıysa bana göre senaryosu. Baştan itibaren bir
dağınıklık, bir kopukluk seziliyor. Karakterlerin derinine inemiyor, olayları
tam olarak kavrayamıyoruz. Bu insanlar sanat dışında hangi bağlarla
birbirlerine bağlı, tanışıklıkları nereden geliyor gibi sorular havada kalıyor.
Filmin bir başka zayıf noktası ise bana göre oyuncu yönetimi. Belki senaryonun
da dağınıklığı nedeniyle, bütün o yıldız isimler filmin içinde misafirmiş gibi
duruyorlar. Filmde kimler yok ki; Cate Blancett, Matt Damon, Jean Dujardin,
Bill Morray, John Goodman ve tabii George Clooney... Bu yıldız isimlere,
başarıları daha önce defalarca kanıtlanmış oyunculara rağmen film akıcı biçimde
ilerlemiyor. Tabii filmin bütününde bir Amerika Birleşik Devletleri
propagandası da gözden kaçmıyor. En nihayetinde bu sanat eserlerini gerçek
hayatta da bulup yerlerine gönderen gerçek bir ekip var. Tarihlerindeki bu
olumlu olayı alıp, ülkesini takdir eden bir filme dönüştürmüş Clooney. Bu
eleştirilmeli mi bilmiyorum. Buna maruz kalan başka bir kültürün izleyicisi
olarak bunu propaganda ve hatta emperyalizm olarak algılayabilirim ve bu çok da
yanlış sayılmaz. Ama Amerikan sinemasının kendi ülke ve toplumu için tarihte
yaptıkları iyi işlere sahip çıkan, takdir eden bir duruş bu. Keşke bizde de
böyle bir duruş olabilse diye düşündürüyorum bazen. Kuşkusuz filmin her şeyi de
kötü değil. Yapımcı olarak olarak George Clooney gerekeni fazlasıyla yapmış.
Dekorlar, kostümler, dönem duygusunu verecek her şey başarıyla uygulanmış.
Kısaca Hazine Avcıları yüksek bütçeli,
oyunculuklarla değilse de oyuncularla göz dolduran, izleyicisini düşünmeye iten
güçlü bir fikir üzerine kurulmuş ama bunu aynı güçle ilerletemeyen ortalama bir
film. İzleyemezseniz büyük bir kayıp olmayacaktır.