27.03.2014
ZAMAN MAKİNESİ 1973 (Yön. Aram Gülyüz)
Sinemamızda çok fazla bilim kurgu
ya da fantastik sinema örneği ile karşılaşmıyoruz. Bundan önceki bir kaç deneme
de çok başarılı sonuçlara ulaşmadı. Örneğin 1982’de Çetin İnanç’ın yönettiği,
başrolünde Cüneyt Arkın’ın yer aldığı Dünyayı Kurtaran Adam sinemamıza kült bir
film olarak yerleştiyse de bu onun başarılı bir örnek olduğu anlamına gelmiyor.
Atıf Yılmaz imzalı, fantastik diyebileceğimiz Ahhh Belinda, Arkadaşım Şeytan ya
da Nihavent Mucize çok güçlü etkiler bırakmayan denemeler olarak
tanımlanabilir. İşte bir kaç haftadır gösterimde olan Zaman Makinesi 1973 bu
örnekler arasındaki yerini alacakmış gibi görünüyor. Filmin yönetmenliğini uzun
bir aradan sonra sinemaya geri dönen, Yeşilçam’ın emektarlar yönetmenlerinden
Aram Gülyüz’ün yaptığı Zaman Makinesi 1973 çok fazla tanıtımı yapılmadan
salonlarda gösterilmeye devam ediyor. Şimdi gelin kısaca filmin konusuna
bakalım, ardından detaylar üzerinde duralım...
Tolga varlıklı bir ailenin en küçük oğludur. Ailesinin
zenginliği Tolga’nın şımarık, her istediğini yapan bir insana dönüşmesine sebep
olmuştur. Yine böyle her istediğini yaptığı bir günde babasının ağır hasta
olduğu haberini alır. Hastanede babasının yanına gittikten kısa bir süre sonra
babası ölür. Babası tüm mirasını Tolga dışındaki çocuklarına, hayır kurumlarına
bırakmıştır. Tolga’ya ise sadece eski bir otomobil kalmıştır. Üstelik
üzerindeki tüm malı mülkü, kredi kartları da geri alınır. Tam Tolga neye
uğradığını anlamaya çalışırken kendisine kalan otomobil ona büyük bir sürpriz hazırlar...
Zaman Makinesi 1973 çok aşina olduğumuz bir espri üzerine kurulu; zamanda
yolculuk yapan bir otomobil filmin bütün öyküsünü belirliyor. Üstelik bu
otomobil kişiliği olan, kendi kararlarını veren bir otomobil. Bu yanıyla bana
James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming’in çocuklar için yazdığı ve 1968’de
sinemaya uyarlanan Chitty Chitty Bang Bang isimli romanındaki otomobili
anımsattı.
Filmin senaryosunu Kahpe Bizans, Ömerçip, 2000 sonrası çekilen
Hababam Sınıfı serisinin senaryolarını da yazmış olan Kemal Kenan Ergen yazmış.
Belden aşağı esprilere, küfre bel bağlamadan espri üreten naif, sevimli bir
anlatısı var filmin. Zaman Makinesi 1973 bir dönem filmi.
Olaylar dar bir çevrede de geçse 1973 Türkiye’sine dair doğru
izlenimler aktarmış. Ama kanımca en güçlü gözlem Tolga tipi üzerinden
aktarılıyor. Gürgen Öz’ün canlandırdığı Tolga’yı karakter olarak
nitelendiremiyorum. Ama bir tip olarak içinde yaşadığımız dönemde bir karşılığı
var. Gürgen Öz bu tipi canlandırmada o kadar maharetli ki onu izlerken zaman zaman
sinirlenmemek elde değil. Filmde Çiko’yu canlandıran Can Bartu Aslan’ı çok
başarılı bulduğumu söylemeliyim. Ayrıca, Tolga’nın aşık olduğu genç kızı
canlandıran Seda Bakan da saf, sevimli kız rolünde oldukça başarılı. Filmin esprisi zaman atlamasına dayandığı
için sık sık dönemler arası farka dayalı esprilere tanık oluyoruz. Biraz önce
de dediğim gibi, küfre dayanmayan, yüz güldüren sevimli espriler bunlar. Film
içinde bir tek Zeki Müren’le ilgili sahne bana gereksiz göründü. Yine de
izleyiciyi gülümsetmeye yetiyor.
Film görüntü anlamında da, kurgu anlamında da düzgün ve temiz. Müzik
seçimleri dönemle uyumlu. Kısaca Zaman Makinesi 1973 sinemamız adına bir atılım
olmasa da pek cesaret edilmeyen bir türü deneyen, naif bir film. Günlük
sıkıntılardan kurtulmak için bir seçenek olabilir.