08.10.2015
BULANTI (Zeki
Demirkubuz/2015)
Zeki Demirkubuz
1994’te C Blok’la başladığı yönetmenliğe ara vermeden devam ediyor. Bizim sinemamızda
böyle bir sürekliliğe sahip olmak çok da kolay değildir. Demirkubuz,
dönemdaşları Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim, Yeşim Ustaoğlu, Reha Erdem gibi,
sinemamızın yönünü değiştiren, kendi üslubunda filmler üreten önemli bir
yönetmen. Demirkubuz 2012 yılında yönettiği Yeraltı filmiyle pek çok olumlu
eleştiri almış, SİYAD tarafından En İyi Yönetmen Ödülüne layık görülmüştü. Zeki
Demirkubuz bu kez Bulantı adını verdiği filmiyle karşımıza çıkıyor. Şehrimizde
Başka Sinema kapsamında tek salonda gösterilmekte olan Bulantı’nın konusu
şöyle:
Ahmet’in, eşi Elif’le bazı sorunları vardır.
Kızı Yazgı’yı da alıp ailesinin yanına gitmek üzere yola çıkan Elif’in otobüsü
kaza yapar ve Ahmet hem karısını hem de kızını kaybeder. Ne var ki, Ahmet
hayatına kaldığı yerden, hiçbir şey olmamış gibi devam eder. Ama gerçekten
hiçbir şey değişmemiş midir?
Zeki Demirkubuz sinemasının hemen her filmde
tekrar eden kimi özelliklerinin bu filmde de yinelendiğini görüyoruz.
Demirkubuz, Dostoyevski’ye tutkuyla bağlı bir yönetmen. Ya doğrudan uyarlamalar
ya da esinlenmeler yoluyla Dostoyevski’den besleniyor. Bulantı’da da bu kural
değişmiyor. Yönetmen hem üniversitede edebiyat dersleri veren Ahmet’in dersinin
içeriğiyle, hem de bizzat Ahmet karakteri aracılığıyla bu alışkanlığını
yineliyor. Yönetmen, Ahmet karakterini bizzat kendisi canlandırmış. Zeki
Demirkubuz neredeyse tüm filmlerinde kendini konumlandırıyor. Bu bazen, Bekleme
Odası ve Bulantı’da olduğu gibi başrol, bazen figüratif bir rol ya da bir
fotoğraf olabiliyor. Mesafeli, duygusuz ve bencil bir karakter olan Ahmet, Zeki
Demirkubuz’un performansında ayrıksı durmuyor. Yönetmen çok deneyimli bir
oyuncu olmadığı için onun zaman zaman yaşadığı tutukluk, Ahmet’in mesafesini perdeye
yansıtmada işe yaramış. Dolayısıyla, bence yönetmen başrolü üstlenerek çok da
yanlış bir şey yapmamış.
Zeki Demirkubuz genellikle kentin ve yaşamın
kıyısında kalmış karakterlere odaklanır. Onun filmlerinde ekonomik koşullar ve
eğitim bazında orta halli karakterlere bile zor rastlanır. Bu anlamda C Blok, İtiraf,
Bekleme Odası, Kıskanmak ve belki
Yeraltı biraz farklıdır. Zira daha eğitimli, ekonomik olarak daha iyi
koşullarda yaşayan karakterler üzerinden ilerler olaylar. Bulantı’da da hem
eğitimli, hem de ekonomik olarak rahat koşullarda yaşayan Ahmet karakteri
dikkat çekiyor. Sinemamızda on-on beş yıllık süre içinde, özellikle sanat
sineması dendiğinde taşranın önemli bir vurgu noktası olduğunu görüyoruz. Bu
anlamda Zeki Demirkubuz en azından kentli olmasa da kentte yaşayan, orta üstü
karakterlere yönelerek bir farklılık yaratmaya çalışıyor diyebiliriz.
Zeki Demirkubuz’un filmlerinde öne çıkan
niteliklerden bir diğeri aksiyonu yüksek olmayan, uzun planlardan oluşan ve
gösterişten uzak bir sinema diline sahip olması. Bulantı’da da yönetmenin aynı
sinema diline sadık kaldığını söylemeliyim.
Filmin senaryosunun fikir olarak iyi olduğunu
düşünüyorum. Ama bazı noktalarda sarktığını, karakterin yaşadığı evrimi
gerekçelendirme konusunda zayıf kaldığını düşünüyorum. Ama bu da Zeki Demirkubuz’un
sinemasının temel özelliklerinden biri gibi görünüyor. Çünkü gerçekten de onun
filmlerinde karakterlerin başlarına gelenleri, yaşadıklarını neden sonuç
ilişkisiyle açıklamak zordur. Olaylar sadece olur. Bulantı’da da yine böyle
olmuş diyebiliriz.
Filmin diğer oyuncuları Öykü Karayel ve Cemre
Ebuzziya’nın performanslarını çok yeterli bulduğumu söyleyemeyeceğim. Belki de
oyuncu yönetiminden kaynaklanan bir sorun olabilir, performanslarının çok da
parlak olmaması. Eve temizliğe gelen ve en başından itibaren Ahmet’in yaşamına
tanıklık eden Neriman rolünde izlediğimiz Şebnem Hassanisaughi’nin performansı
ise nispeten daha iyi.
Kısaca Bulantı, sinemamızın önemli
yönetmenlerinden biri olan Zeki Demirkubuz’un son filmi olması nedeniyle
dikkati hak eden bir film. Eğer daha önce yönetmenin hiçbir filmini
izlemediyseniz başlangıç yapmak için doğru bir seçim olmayabilir. Ama yönetmeni
takip eden izleyicinin kaçırmaması gerektiğini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder