TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

14 Kasım 2012 Çarşamba

DÖVÜŞÇÜ/THE FIGHTER


16.02.2011

DÖVÜŞÇÜ/ THE FIGHTER (Yön. David O. Russell)

Bu sene 27 Şubat’ta 83üncüsü yapılacak olan Oscar Ödül töreni yaklaştıkça, çeşitli dallarda aday olan filmler de tek tek vizyondaki yerini almaya başladı. İşte bu hafta sizler için izlediğim Dövüşçü de en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi kurgu, en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu ve en iyi orijinal senaryo dallarında Oscar’a aday gösteriliyor. Yönetmen David O. Russell’ı eminim  Üç Kral filminden hatırlayacaksınız. En iyi senaryo dalında aday gösterilen senaryo ekibini oluşturan Paul Tamasy, Scott Silver ve Eric Johnson eğer bu ödülü alırlarsa hakikaten çok büyük bir çıkış gerçekleştirmiş olacaklar. Zira her üçü de bu konuda yeni sayılabilecek senaristler. Özellikle Eric Johnson’ın ilk senaryosu Dövüşçü. Şimdi gelin filme dair detayları konuşalım.

Gerçek bir öyküden ve gerçek karakterlerden yola çıkılarak çekilen Dövüşçü boksör olan iki kardeşin öyküsünü anlatıyor. Boksör hikayeleri kuşkusuz sinemada ilk değil. Martin Scorsese’nin Kızgın Boğa’sından bu yana pek çok boks konulu film çekildi. Şampiyon, Rocky, Muhammed Ali’nin hayatını konu alan Ali, Cindrella Man, Milyonluk Bebek hemen aklımıza geliverenler. Dolayısıyla, Dövüşçü konu itibariyle yeni bir şey sunmuyor. Onun sunduğu yenilik tamamen boks odaklı bir hikaye anlatmaması. Hatta, filmde bokstan da öte, aile ilişkilerinin öne çıktığını söyleyebiliriz. Habil ve Kabil’den bu yana tekrarlanan iki kardeşin rekabeti bu filmin de ana izleğini oluşturuyor. Babaları farklı iki kardeşten büyük olan Dicky zamanında hiç umulmadığı halde dönemin ünlü boksörü Sugar Ray’i yenmiş ve bu galibiyetle ünlenmiştir. Ne var ki bu şöhretin arkası Dicky’nin kişiliği ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle gelemez. Dicky annesiyle birlikte kardeşi Micky’i ringlere hazırlamaktadır. Ne var ki sürekli ağabeyinin gölgesinde kalan Micky hep bir basamak boksör olarak görülür ta ki Charleen’le tanışıp ailesiyle yollarını ayırana kadar… Kuşkusuz bu da diğer boksör temalı filmlerde olduğu gibi bir mücadele öyküsü. Ancak bu mücadele yalnızca boksla alakalı değil. Bir aile olmak, aile içindeki anlaşmazlıklar, çocuklarını eşit biçimde sevemeyen bir annenin yarattığı gerilim, her ne olursa olsun birbirinden kopamayan kardeşler gibi aileye dair bir mücadeleyi de öne çıkarıyor. O nedenle Dövüşçü’nün öncüllerinden biraz daha farklı olduğunu söyleyebiliriz.
Daha önce de değindiğim gibi Dövüşçü en iyi kurgu dalında da Oscar’a aday. Filmde gerçek karakterlerden yola çıkılmasının bir avantajı olarak, Dick ve Micky’nin geçmişte çekilmiş maçlarından gerçek görüntülere de yer verilmiş. Ayrıca zaman zaman filmin çekiminde de HBO televizyonunun hazırladığı programdan da faydalanarak belgesel bir hava yaratılmış. Bu da filme farklı bir hava katmış. En iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilen Christiane Bale canlandırdığı Dicky Ecklund karakteriyle bu ödülün sahibi olacakmış gibi gözüküyor. En iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında aday gösterilen Melissa Leo ve Amy Adam da cidden iyi performanslar sergiliyorlar. Micky rolünde izlediğimiz Mark Wahlberg gayet ekonomik bir oyunculuk sergiliyor. Başlangıçta onun donuk ve yeterince tutkulu olmadığını düşünebilirsiniz. Ama bence zaten, sürekli ağabeyinin gölgesinde kalmış, bir türlü annesinin gözdesi olamamış Micky de ancak böyle canlandırılabilirdi. 

Biliyorsunuz bazı filmlerde müzik çok önemli bir anlatım aracıdır. Bazen dramatik yapıda fazlasıyla öne çıkar.  Issız Adam, Aşk Tesadüfleri Sever verilebilecek örnekler arasında. Hatta hatırlarsınız Survivor’ın I of The Tiger şarkısı Rocky serisiyle tamamen bütünleşmiştir.  Dövüşçü’deyse böyle bir durumdan söz etmek zor. Filmin müziklerinde çok öne çıkan bir şey yok.  Filmden çıkarken aklınıza takılan bir melodi bu filmde yer almıyor. Ama kuşkusuz bu da yönetmenin tercihi. Çok açık ki yönetmen O. Russell’ın öncelikleri daha farklı.

Kısaca Dövüşçü gerek oyunculuk, gerek dramatik yapı ve gerekse alışıldık boksör temalı filmlerden ayrılan duruşuyla şu an vizyonda olan filmlerin belki de en kayda değer olanı. Kaçırmamanızı tavsiye ediyorum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder