TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

31 Ocak 2013 Perşembe

CELAL İLE CEREN


24.01.2013
CELAL İLE CEREN (Togan Gökbakar 2013)

Bu hafta sizlerle 18 Ocak’ta vizyona giren Celal ile Ceren filmi hakkında konuşmak istiyorum. Hiç kuşku yok ki Şahan Gökbakar Recep İvedik serisiyle bir fenomen oldu. Serinin filmleri gişe rekorları kırdı. Recep İvedik’in hayranı kadar nefret edeni de oldu. Şahan Gökbakar, Recep İvedik serisi nedeniyle çok eleştirildi, sık sık kendini ve filmi savunmak zorunda kaldı. Kişisel olarak sinema endüstrisinin ayakta kalabilmesi ve kendini devam ettirebilmesi için bu tarz işlere de ihtiyacı olduğu kanısındayım. Üstelik bu yalnızca bizim ülkemize özgü bir durum da değil. Örneğin, Hollywood yapımı Salakla Avanak, İngiliz yapımı Mr. Bean serileri de Recep İvedik serisiyle benzer niteliklere sahip. Sonuçta bu tür filmlerin de bir izleyicisi var elbette. Üstelik zaman zaman hepimizin kafamızı dağıtacak, sabun köpüğü filmlere de ihtiyacı var. Dolayısıyla, bu tarz filmlere çok fazla itirazım yok. Ama yine de belli bir düzey beklentisi içindeyim ve bunu kişisel olarak aşmam biraz güç. O nedenle, Celal ile Ceren’e giderken bu kez Şahan ve Togan Gökbakar kardeşlerin biraz daha farklı bir işe imza attıklarını düşündüm. Fragmanlar bu izlenimi edinmemdeki en büyük etkendi. Peki beklentim karşılandı mı? Bunun yanıtını vermeden önce filmin konusuna, ardından da filme ilişkin detaylara değinmek yerinde olur.

Celal ve Ceren altı yıldır mutlu bir birliktelik yaşamaktadırlar. Bir gün Celal arkadaşının bekarlığa veda partisine gitmek ister ama Ceren buna karşı çıkar. Arkadaşları Ceren’in haberi olmadan partiye gelmesi konusunda Celal’i ikna ederler. Ne var ki Celal onu çok etkileyen atom isimli içkiden çok sayıda içmiş ve daha sonra hatırlamak istemeyeceği şeyler söylemiştir. Hepsinden öte bunlar arkadaşı tarafından çekilip Facebook’a yüklenmiştir. Videoyu gören Ceren, Celal’den ayrılır. Tekrar bir araya gelebilmeleri için Celal’in çok şey yaşaması ve yapması gerekmektedir... Daha filmin açılış sekansında Celal ve Ceren’in sözüm ona mutlu anlarına tanıklık ediyoruz. Bir dizi gagdan oluşan bu sekansta Celal’in Ceren’in saç kurutma makinesine pudra ya da un doldurması, doğum gününde Ceren’in yüzünü pastaya sokması gibi sevimsiz şakalarını izliyoruz. Ancak her seferinde Ceren o kadar sıcak tepki veriyor ki, ister istemez bu çiftin çok mutlu olduğuna inanmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ardından çiftin otobüs içindeki tartışmalarını izliyoruz. Ceren Celal’in arkadaşının bekarlığa veda partisine gitmesini istemiyor. Buna karşın Celal arkadaşlarının da motivasyonuyla partiye gidiyor. Sarhoşken söylediği sözler sosyal medyada paylaşılınca Celal ve Ceren ayrılıyorlar. Buraya kadar her şey makul. Ancak buradan sonra filmde sanki senaryo kesintiye uğruyor ve bir dizi skeç izlemeye başlıyoruz. Celal’in kablo döşemeye gittiği evde sadist bir kadının saldırısına uğraması, göğsüne yanlışlıkla argo bir sözün dövmesini yaptırması ya da kendisine verilen ilacı uyarıya  karşın çok içip diareye tutulması filmin ana izleğiyle ilişkisi olmayan, araya serpiştirilmiş skeçler sadece. Argo her zaman gerekli olmasa da elbette güldürünün bir parçası olabilir. Küfür ise işin kolayına kaçmaktır. Filme de çoğunluk zarar verir. İzleyici küfür olmadan da gayet tabii gülebilir.  Bunun iyi bir örneği başrolünü Ata Demirer’in oynadığı Eyvah Eyvah filmleridir. Hiç küfür olmaksızın izleyicisini güldürmeyi başaran filmlerdir bunlar. Kaldı ki bugün ismini andığımız Salakla Avanak ya da Mr. Bean’de de küfür olmadan gülersiniz. Dolayısıyla küfüre başvurarak izleyiciyi güldürmek bana kalırsa işin kolayına kaçmak ki Celal ile Ceren’de izlediğimiz bu. Oyunculuklara gelirsek, Şahan Gökbakar’ı yüzünde o korkunç makyaj olmadan izlemek keyifliydi. Panik anlarında cüssesine yakışmayan bir naiflikle tepki vermesi de gülünçtü. Ama onun dışında oyunundan çok etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Ezgi Mola’nın yeteneğiyle bu filmde harcandığını düşünüyorum. Bana göre filmin en yaşayan karakteri Ceren’di. Diğer oyuncuların ise bir anlamda filmin post-itleri olduklarını ve filmde çok eğreti kaldıklarını düşünüyorum.

Benim gittiğim seansta benimle birlikte filmi en az yirmi kişi izliyordu ve filmden erken ayrılan çift dışında hepsi de eğleniyor gözüküyordu. Ancak sanıyorum benim frekansım bu filmden keyif almama izin vermedi. Ben değil komik, kelimenin tam anlamıyla itici buldum filmi. Dolayısıyla, eğer Recep İvedik’i sevdiyseniz kanımca Celal ile Ceren’i de sevebilirsiniz. Ancak bana göre film para ve zaman kaybından öte bir şey sağlamıyor izleyicisine.

2 yorum:

  1. Teşekkürler hocam. 14 liram cebimde kaldı :)

    YanıtlaSil
  2. Ayrica IMBD miydi iste orda en kötü film secilmis

    YanıtlaSil