TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

18 Ocak 2013 Cuma

HOBBİT: BEKLENMEDİK YOLCULUK / HOBBIT: UNEXPECTED JOURNEY


10.01.2013
HOBBİT: BEKLENMEDİK YOLCULUK / HOBBIT: UNEXPECTED JOURNEY (Peter Jackson 2013)

Bugünkü programı kendime dair küçük bir itirafla açmak istiyorum. Yüzüklerin Efendisi üçlemesini 1999 yılının yazında, büyük bir heyecanla okumuştum. Benim oburca kitap okuduğumu gören ve henüz okula gitmeyen kızım ne okuduğumu merak etmiş, anlattığımda da benden günlük özet almaya başlamıştı. Şu an yetişkin bir genç kız olan kızım da benim gibi Yüzüklerin Efendisi’nin fanatiği oldu, hatta benden daha da ileri boyutta şu an. Dolayısıyla, kitabın uyarlaması vizyona girdiğinde şevkle gitmiş ve başarılı bir uyarlama izlemenin hazzını yaşamıştım her seferinde. Hatta Anadolu Üniversitesi Sinema Kulubü 2008 yılının Mart ayında üçlemeyi akşam 8’den sabah 8’e kadar peş peşe Sinema Anadolu’da göstermiş ve ben de bu maratonu keyifle tamamlamıştım. Dolayısıyla Hobbit de benim için bir merak konusuydu. Ancak dolu salonlarda film izleme konusunda bazı huysuzluklarım olduğu için Hobbit’i izleme işini geçen haftaya kadar erteledim. Dilerseniz önce Hobbit hakkında fikri olmayanlar için kısaca filmin konusunu özetleyelim. Daha sonra da filme dair düşüncelerimi sizlerle paylaşayım.
Hobbit, Tolkien tarafından yazılmış Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde anlatılan maceranın öncesine odaklanır. Yüzüklerin Efendisi’ni izleyenler ya da okuyanlar hatırlayacaklardır, Bilbo Baggins başından geçenleri anlatan bir kitap yazmaktaydı ve Frodo amcasının ne yazdığını fazlasıyla merak etmekteydi. İşte Hobbit’te Bilbo Baggins’in kitabına yazdığı maceralara tanık oluyoruz. Shire’da kendi halinde bir yaşam süren Bilbo’nun evine, daha çok havai fişek gösterileriyle anımsadığı büyücü Gandalf çıkagelir. Ona bir macera vaat eder ama Bilbo gönülsüzdür. Büyücü Gandalf da her zamanki gibi inatçıdır ve akşam aniden Bilbo’nun kapısını cüceler çalmaya başlar. Gandalf’ın da katılımıyla Bilbo’yu hiç de memnun etmeyen bir toplantı yapılır. Bilbo’nun da maceraya katılması istenir ama Bilbo reddeder, ta ki sabah uyanıp masanın üstünde anlaşma yazısını bir kez daha görene kadar. 13 cüce, bir Hobbit ve bir büyücüden oluşan bu garip ekibi zorlu bir yolculuk beklemektedir...
Filmin yönetmeni, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde olduğu gibi yine Peter Jackson ve Hobbit üçlemesinin diğer iki filmi de yine onun elinden çıkacak. Tabii bu referans filmde belli bir standardın izleyiciye sunulacağını garanti ediyor. İlk üçlemeden, başta Gandalf, Galadriel ve Gollum olmak üzere eski karakterlerin bir kısmını yeniden görmek oldukça keyifli. Özellikle Gandalf rolünün hakkını her zaman başarıyla veren Ian McKellen’ı izlemek yine büyük bir zevkti. Bugüne dek daha çok küçük, yan rollerde izlediğimiz Martin Freeman, kanımca genç Bilbo Baggins’i canlandırmak için en doğru seçim olmuş Hobbit’te. Bir taraftan naif, diğer taraftan kurnaz olabilen, uçarı ve ürkek Bilbo Baggins’i Martin Freeman başarıyla canlandırmış. Cüce kral Thorin rolünde Richard Armitage da oldukça başarılı ve etkileyici. Dolayısıyla oyuncu seçiminde genel anlamda doğru hedeflerin tutturulduğunu söyleyebilirim.
Görsellik ve efektler açısından film, Yüzüklerin Efendisi’nin yükselttiği çıtayı yakalamış. Ancak Gollum gibi, Elf diyarı gibi daha önceden aşina olduğumuz karakter ve mekanların tekrar etmesi nedeniyle, film o kadar da büyüleyici gelmiyor. Öte yandan, Hobbit epik anlatım açısından, Yüzüklerin Efendisi’nin yanında çok hafif kalıyor. Cücelerin yurdunun geri alınması gibi kahramanlık gerektiren bir macera olmasına karşın, filmin daha hafif, daha  masalsı bir havası var. Hobbit’te belki de izleyiciyi şaşırtacak yegane şey dev kayaların savaşı. Ancak onda bile heyecan dozu çok yüksek değil. Filmin süresi ise üç saat. Aslında film zorlanmadan üç saati geçirmemizi sağlıyor. Ancak, geriye dönüp baktığımda bu kadar uzun olmasının çok da gerekli olmadığını, filmde bazı bölümlerin sarktığını düşünüyorum. Ben ne yazık ki filmi, saati bana daha uygun olduğu için Türkçe dublajlı kopyasının oynadığı bir seansta izlemek zorunda kaldım. Kesinlikle salık vermem. Hem oyuncuların kendi sesleri ve aksanlarını kaçırmış oluyorsunuz hem de filmde söylenen Türkçeleştirilmiş şarkılar nedeniyle acı çekiyorsunuz. Üstelik seslendirme olunca salondaki izleyicilerin yaş ortalaması düşüyor ve bu da sonu gelmeyecekmiş gibi gelen mısır, cips hışırtıları ve ardı ardına içilen asitli içeceklerin kapak sesleri eşliğinde film izlemenize yol açıyor. Çocuklara sinema sevgisi aşılanmasına yürekten katılıyor ve destekliyorum. Ne var ki sinemaya gitmenin de bir adabı vardır ve yaş farkı olmaksızın çok az izleyici bunun farkında. Belki de bir programı yalnızca bu konuya ayırmalıyım.
Kısaca, Hobbit keyifli bir seyirlik. Ama Yüzüklerin Efendisi gibi bir etki bırakamıyor. Yine de Tolkien ve Peter Jackson hayranlarının kaçırmaması gerektiğini düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder