TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

23 Şubat 2013 Cumartesi

MUTLU AİLE DEFTERİ




22.02.2013

MUTLU AİLE DEFTERİ ( Nihat Durak / 2013)


8 Şubat’ta Lincoln gibi, Zero Dark Thirty gibi çok konuşulan filmlerin yanında sessiz sedasız bir Türk filmi vizyona girdi: Mutlu Aile Defteri. Tuncel Kurtiz’in gazetelere verdiği bir kaç röportaj dışında çok fazla tanıtımıyla karşılaşamamıştık filmin. Elbette Tuncel Kurtiz gibi bir isim filmin tanıtımında, dikkat çekiciliğinde önemli bir faktör. Türk sinemasına çok emeği geçmiş, tiyatroda pek çok başarıya imza atmış bu ismi yeni nesil daha çok Ezel dizisindeki Dayı karakteriyle ya da Muhteşem Yüzyıl dizisindeki İstanbul kadısı Ebu Suud Efendi olarak tanıyor. Oysa Tuncel Kurtiz, Umut, Sürü, Duvar gibi Yılmaz Güney filmlerinde, Tunç Okan’ın yönettiği Otobüs’te yakın dönemlerde Reis Çelik’in çektiği İnat Hikayeleri’nde ya da Fatih Akın’ın yönettiği Yaşamın Kıyısında filminde ve daha bir çoklarında göz dolduran performanslar sergilemiş çok usta ve deneyimli bir oyuncudur. Dolayısıyla, sinemaseverler için onun ismini ve fotoğrafını afişte görmek gerçekten bir anlam ifade eder. Tabi Türk izleyicisinin geçmişten taşıdığı alışkanlıkları da göz ardı etmeyelim: Film yönetmenden çok oyuncudur. Örneğin, Türkan Şoray’ın Kadir İnanır’ın ya da Julia Roberts’ın filmidir gittikleri. Hal böyle olunca, afişte, jenerikte görülen isimler filmin de önüne geçer bazen. Mutlu Aile Defteri’nde de Tuncel Kurtiz’e İlker Aksum, Binnur Kaya, Öner Erkan ve Goncagül Sunar’ın yanı sıra son dönemlerin yükselen isimleri Büşra Pekin, Bülent Emrah Parlak da feşlik ediyor. Kadro parlak, peki film de kadro kadar parlak mı? Gelin şimdi film hakkında konuşalım...

Yıldırım Taşyumruk emekli bir albaydır. Mizacı sert olduğu için mi, yoksa mesleğinin yan etkisi mi bilinmez, otoriter hatta ondan öte çok sert bir babadır Yıldırım Taşyumruk. İsmi de daha ilk anda bunu düşündürür zaten. Karısı çocukları küçük yaştayken aniden ölünce Yıldırım Bey ne yapacağını şaşırır ve Türkçe’ye Neşeli Günler olarak çevrilen The Sound Of Music’teki Yüzbaşı Von Trapp gibi çocuklarını askeri disiplinle büyütür. Ancak hiçbir şey planladığı gibi gitmez. Yaşamda onun ideallerine uygun yerlere gelmelerini beklediği çocukları, bambaşka yerlere gelmişlerdir. Şimdi filme ilişkin en büyük eleştirilerimden biri, flashbackle yapılan zamansal sıçramalarda Yıldırım Taşyumruk’un gençliğini de yine Tuncel Kurtiz’in oynaması. Tuncel Kurtiz 1936 doğumlu yani 76 yaşında ve yaşını gösteren bir oyuncu. Sadece kuzguni siyah bir peruk takarak onun 30’larında genç bir subay olarak benimsememizi beklemek ancak ham hayal olur. Nitekim filmin o sahnelerinde Tuncel Kurtiz adeta bir yabancılaştırma efekti olarak işlev görüyor filmde. Öte yandan, dürüst olmam gerekirse filmde izlediğim en kötü oyunculuklardan biri de yine Tuncel Kurtiz’in. Tiyatro sahnesindeymişçesine sesini sürekli yüksek perdede tutarak konuşması film boyunca beni rahatsız etti. Ancak oyuncunun diğer performanslarını bildiğim için bu durumu oyuncunun iyi yönetilememiş olmasına bağladım. Tuncel Kurtiz yeni sinemacılara ömrü boyunca destek vermiş bir oyuncudur. Örneğin, Derviş Zaim’in Tabutta Rövaşata isimli ilk filminde de oynamıştır. Ama oradaki performansıyla, Mutlu Aile Defteri’ndeki performansı arasında dağlar kadar fark var. O nedenle oyuncunun beni hayal kırıklığına uğratan performansını yönetmene mal ediyorum. Geri kalan oyuncular için de benzer durum söz konusu. Bana göre içlerinde yalnızca İlker Aksum’un canlandırdığı Kudret, oyuncunun yorumuyla derinlik kazanmış. İlker Aksum güldürü ile doğallığı birleştirebilmiş.

Filmin teknik anlamda da pek çok kusuru var. En başta senaryoda pek çok aksaklık ve boşluk var. Pek çok mesele havada kalıyor. Hatta filme adını veren mutlu aile defteri ile ilgili olan sahne bile kelimenin tam anlamıyla geçiştirilmiş. Devamlılık ve kurgu anlamında da göze batan pek çok hata var. Gözümüze sokulan ürün yerleştirmelere ise hiç değinmiyorum. Anlaşılan bütçenin büyük kısmı sponsorluklarla oluşturulmuş.

Kişisel olarak genellikle yönetmenlerin ilk filmlerine daha ılımlı yaklaşırım. Çünkü film çekmek gerçekten meşakkatli bir iştir. Sektörde benimsenmek ve devamlılık sağlamak ise daha da zordur. Ancak, ne yazık ki Nihat Durak için aynı eğilim içinde olamayacağım. Mutlu Aile Defteri benim için tam bir düş kırıklığı oldu. Ancak, eğer filmi gerçekten çok merak ediyorsanız gitmenizi önerebilirim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder