07.03.2013
ZOR ÖLÜM: ÖLMEK İÇİN GÜZEL
BİR GÜN/ A GOOD DAY TO DIE HARD
(John Moore/2013)
Bu hafta film yorumuma
başlamadan önce başta sinema sektöründe ve medyada çalışan kadınlar olmak üzere
tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak istiyorum.
Dilerim her geçen gün eşitlik, hak ve adalete doğru attığımız yeni bir adımdır.
Gelelim bu haftaki yorumumuza... Sevgili dinleyiciler, sinemada
seri filmlere sık rastlanır. James Bond belki de bunun en iyi örneklerinden
biridir. 15 Şubat’ta vizyona giren Zor Ölüm: Ölmek İçin Güzel Bir Gün de bir
seri film. 1988’de çekilen ilk filmden bu yana 25 yıl geçti. Serinin
müdavimleri iyi bilirler, başından beri Bruce Willes, John McClane karakterini canlandırıyor. Örneğin James Bond’da Bond karakteri
zamanla farklı oyuncular tarafından canlandırılmıştır. Kuşkusuz bunda Bond
serisinin daha eski olması da etkilidir. Ama Zor Ölüm serisi Bruce Willis’le
özdeşleşmiş bir seridir. Filmin yönetmeni ise uzun metraj tüm filmleri aksiyonu
bol, macera filmleri olan John Moore. Acaba serinin bu son filminde neler
oluyor? Gelin şimdi film hakkında konuşalım...
John McClane uzun zamandır New York emniyet güçlerine bağlı
olarak hizmet veren ve uzmanlığı terörist gruplarla mücadele olan kıdemli bir
polistir. Onun bu başarılı deneyimlerle dolu kariyeri nedeniyle herhangi bir
terörist tehdit söz konusu olduğunda aranan ilk isim hep John McClane
olur. Bu yüzden de dünyanın dört bir
köşesindeki teröristlerin can düşmanıdır. Rus mafya lideri hapisten kaçınca iş
yine John McClane’e düşer. McClane’nin Rus yeraltı dünyası ile olan tek
bağlantısı ise Komorov adında bir Rus'tur.
Ancak orada onu bir sürpriz
beklemektedir. Amerikalıları pek de sevmeyen bu ülkede, gizli görev sırasında
oğlu Jack'i ile karşılaşır. John, oğlunun sandığından daha yetenekli olduğunu
ve Rus mafyasını köşeye kıstırmak üzere olduğunu fark eder. Aynı dönemde Sovyet
ordu kuvvetleri de kontrolü ele geçirmeye çalışmaktadırlar. Baba-oğul, kaçak
mafya liderine karşı sert ve macera dolu bir savaşa girişeceklerdir... Ana akım
sinemada aksiyon söz konusu olduğunda artık bütün olanaklar seferber ediliyor.
Zira özellikle Hollywood, izleyiciyi bu konuda tatminsizlik noktasına taşıdı.
Eğer aksiyonu bol macera türünde bir film izleyeceğimizi
biliyorsak birkaç bombanın patlaması artık yeterli olmuyor. Amansız takipler,
çatışmalar ve göz boyayan efektler bekliyoruz. Bu açıdan baktığımızda Zor Ölüm: Ölmek İçin Güzel Bir Gün izleyicisini tatmin eden bir film.
Ancak senaryo anlamında pek çok klişenin yinelenmesi biraz can sıkıcı. Bu
klişelerden bir tanesi Ruslara ilişkin yaratılmış olan stereotiplerin bu filmde
de yeniden üretiliyor olması. Sanki bütün Ruslar son derece kabaymış ya da suç işlemeye eğilimliymiş gibi. Öte yandan
baba-oğul McClane’in karşısına
pek çok benzer filmde olduğu gibi tehdit içeren son derece güzel, femme
fataller çıkıyor ki bu da bir başka klişe. Yine ana akım Amerikan sinemasında
yinelenen bir başka klişe ise ailenin er ya da geç her zaman bir araya
geleceğidir. Nitekim John ve Jack de
bağlarını bu macerada daha da güçlendiriyorlar. Filmde aksiyon çok belki ama
dişe dokunur bir senaryo, öykü yok ne yazık ki. Bu da filmi zayıflatan noktalardan
bir diğeri.
Oyunculuğa gelirsek... Bruce Willis’i unutulmaz TV dizisi
Mavi Ay’da canlandırdığı David Addison
karakterinden bu yana çoğunlukla muzip, hınzır, gözü pek ve atak
kişileri canlandırdığı rollerde izledik. Şiddeti bile yüzüne yapıştırdığı
alaycı gülümsemesiyle karşılayan, umarsız John McClane, serinin ilerleyen bölümleriyle birlikte değişti ve olgunlaştı. Serinin
bu son filminde Bruce Willis daha az konuşan daha az esprili, daha ağır
oturaklı bir John McClane profili
çizmiş. Olasılıkla da bu son film, Bruce Willis’i Zor Ölüm serisinde son kez
izleyişimiz olacak. Belki de bundan sonra bu filmde rüştünü ispat eden oğul
Jack McClane ile seri devam eder. Jack’i
canlandıran Jai Courtney gerçekten Willis’in yerine aday olabilir mi bunu bize
zaman gösterecek.
Kısaca Zor Ölüm: Ölmek İçin Güzel Bir Gün, üzerine çok
fazla bir şey söyleyemeyeceğimiz, serinin ve türün müdavimlerini tatmin
edebilecek, alışıldık ve sıradan, aksiyon-macera türünde bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder