TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

20 Mayıs 2013 Pazartesi

BİR FESTİVALİN ARDINDAN...



Bir organizasyonun içinde olanlar iyi bilirler; aylarca uğraştığınız iş, bir kaç gün içindir. Dolayısıyla gönülsüz yapılmaz, yapılamaz organizasyon işleri. Artık hem Eskişehir'in ve hem de bilip takdir edenler  için Türkiye'nin değerlerinden biri olan ve amatör bir ruhla ama profesyonel bir beceriyle, asıl işi akademisyenlik olan bir grup gönüllüyle  14 yıldır düzenlenen ULUSLARARASI ESKİŞEHİR FİLM FESTİVALİ'nin on beşincisi bizim açımızdan pek çok tatsız ana mal oldu ne yazık ki. Festivalin kurucusu Prof. Dr. Gülseren Güçhan bu meşakkatli işten yılmış olacak ki, bu sene hazırlık süreci başladıktan bir süre sonra festival başkanlığı görevini bıraktı. Yaşadıklarımızdan sonra asla eleştiremiyorum. Bence geç bile kalmış. Ancak yine de festival onun çocuğu ve o da bizim onursal başkanımız olarak desteğini sürdürüyor.

Efendim bu seneye özel durum özetle şöyle... Uluslararası Eskişehir Film Festivali'nin alamet-i farikalarındandır; biz sanat eserini ve sanatçıyı yarıştırmayız. Sansasyonu olmayan, barışçıl bir festivaldir bizimki. Ama bu demek değildir ki sinemaya gönül ve emek verenleri yok sayıyoruz. Her sene Türk sinemasına katkı sağlamış ünlü oyunculara, akademisyenlere, sinema yazarlarına, festival yöneticilerine ödüller vererek teşekkürlerimizi, takdir ve minnetimizi sunarız. Zira bizim için vefa ne bir semt adı ne de boza markasıdır. Bu sene de Türk sinemasına çok katkısı olmasına karşın genellikle ihmal edilmiş olan oyunculara şükranlarımızı sunmak, hasb-el kader onları onurlandırmak istedik. Seçtiğimiz isimler sağlık sorunlarını bilsek de Münir Özkul, ona pek çok filmde eşlik etmiş Ayşen Gruda ve Halit Akçatepe oldu. Açık Hava Sineması'nda göstermek için üçünün de yer aldığı Gülen Gözler'i seçtik. İşte bu noktada, en başta kendim olmak üzere,  çok kabahatli olduğumuzu itiraf ediyorum. Çünkü bugüne kadar görmediğimiz muameleyi Halit Akçatepe'den gördük. Kendisiyle ilk görüşmeyi ben yaptım. Kendimi tanıtıp, kendisine 15. Uluslararası Eskişehir Film Festivali'nde onur ödülü vermek istediğimizi söylediğimde "Tabii çocuğum. Ben zaten Eskişehir Üniversitesi'ni çok severim" yanıtını vermişti. Bana hitap şeklini yadırgasam da yaşına hürmeten önemsememiştim. Ayşen Gruda ile ilk görüşmeyi de ben yapmıştım. O da eğer söylenen tarihlerde işi çıkmazsa gelebileceğini söylemiş, tarih yaklaşınca tekrar aramamı rica etmişti. Ayşen Hanım'ı bir hafta kala aradığımda bu kez menajeriyle konuşmam gerektiğini söyledi. Aradığımda mezunumuz olan mejaneri, Gruda'nın yine mezunumuzun yönettiği dizide yeni bir rol aldığını ve gelemeyeceğini söyledi. Yeni başladığı dizinin yönetmeni, mezunumuz olduğu ve o da filminin gösterimi için Eskişehir’e geleceği için bir ayarlama yapılabileceğinden emindik. Ama ne yazık ki bu konuda herhangi bir girişimde bile bulunulmadığını daha sonra dizinin ve bu sene o çok beğenilerek izlenen filmin yönetmeni mezunumuzdan festival için buraya geldiğinde öğrendik. Sorunu başka türlü çözemeyeceğimizi anlayınca ödülünü ivedilikle kendisine gönderdik ve hiç olmazsa elinde ödülüyle bir konuşma yapıp kaydını bize göndermesini rica ettik. Eksik olmasınlar bunu da yapmışlar; hemen bize ulaştırıldı. Ama cep telefonuyla yapılmış bu kayıttan anladığımız sanatçı Ayşen Gruda'nın, öğrenci etkinliklerimize çok değer versek de, 15. Uluslararası Eskişehir Film Festivali'ni bir öğrenci etkinliğiyle karıştırmış olduğu idi. Öğrencilere yönelik nasihat içeren mesajını ufak bir kurgu operasyonuyla revize ettik ve festival açılışında ancak o haliyle kullanabildik. Festivalin ve aldığı ödülün adını tam söyleyememesini ise özensizliğe değil de heyecanına verdik. 

Halit Akçatepe'ye gelince... Kendisiyle benden sonra iletişime geçen akademisyen arkadaşıma geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum. Kendisiyle defalarca yapılan telefon görüşmelerine ve izahatlere karşın davet edildiği organizasyon ve verilecek ödülün mahiyeti, önemi hakkında ne yazık ki en ufak bir fikir oluşturamadık kendisinde. Her seferinde ne olduğu anlatılan organizasyon ve tarihi konusunda bilgileri yeniden ve yeniden geçmek zorunda kaldık. En sonunda 15. Uluslararası Eskişehir Film Festivali'nin açılış törenine iki gün kala rahatsızlığını ileri sürerek gelmeyeceğini bildirdi. Ödülünü teslim edip bir teşekkür konuşması kaydı almayı önerdiğimizde de galiz hakaretler savurarak söz konusu arkadaşımızın yüzüne telefonu kapattı. İçine var olduğu sanata ilişkin etkinliklerden bu kadar habersiz, bu kadar ilgisiz olmak ne kadar olağandır bilemiyorum. Şöhret, yıldız kavramları üzerine çalışmış biri olarak bu kadar yüksek egoyu anlamakta ben bile güçlük çekiyorum. Ben rahatsızlığı nedeniyle kendisine geçmiş olsun diyorum. Ama itiraf etmeliyim ki başta senelerdir özveriyle festivale gelecek ünlülerin nazını çeken, türlü kaprislerine katlanan yine de sabır gösteren söz konusu arkadaşımın bu muameleyi hiç hak etmediğini belirtmek istiyorum. Dolayısıyla, kendisine bir kez daha geçmiş olsun diyorum.  Dürüst olmam gerekirse tamamen kişisel olarak bu ödülleri gerçekten verip vermemek konusunda ikircikli duygular içindeyim. Bir taraftan Türk sinemasının sultanı olup, festivale katıldığı sene tam bir tevazu örneği gösteren, masa masa dolaşıp hepimizin gönlünü alan Türkan Şoray, Selda Alkor, Fatma Girik, Tarık Akan, Ediz Hun gibi değerler bir taraftan neye davet edildiğini idrak edemeyen ve bu konuda herhangi bir zahmete katlanmayan isim yapmış oyuncular. Hakikaten ikircikliyim bu konuda. Tabii festivalin yegane derdi bu olmadı. Sponsorlarımızla, gördüğünü doğru algılayıp aktarma sıkıntısı yaşayan blog yazarlarıyla da zaman zaman sıkıntılarımız oldu. Ama tabii bunlar her organizasyon için vakayı adiye... Hepsi geçti, gitti…

Bunun yanı sıra iyi şeyler olmadı mı? Münir Özkul'un kızı Güner Özkul'un destekleyici ve pozitif tavrı bizi motive eden şeylerin başında geldi. Kendisi de son derece popüler bir televizyon dizisinde  çalışmaya başladı yenice ve o da yoğun bir tempo içinde. Buna karşın senelerdir hasta yatağında olan babası adına Onur Ödülünü almayı kabul etti. Sinema üzerine çalışan akademisyenlerin duayeni, büyük hoca ve sinema sevdalısı Prof. Sami Şekeroğlu rahatsızlığı nedeniyle hiçbir yere gidememesine karşın festivalde Sinemaya Emek Ödülü'nü almayı kabul etti. Ve fakat o da festivalden bir önceki gün geçirdiği ağır bir kalp rahatsızlığı nedeniyle katılamadı törene. Ama yerine kıymetli bir akademisyeni, Prof. Cem Odman’ı gönderip emeğimizi takdir ettiğini kanıtladı. Saygı ve sevgi değer hocamıza acil şifalar diliyoruz. Yönetmen Reha Erdem, bizi hiç geri çevirmeyen yönetmen Derviş Zaim, Reis Çelik, Onur Ünlü meslektaşımız ve yönetmen Can Candan ve belki burada adını anmayı unuttuğum pek çok konuk pozitif ve destekleyici tavırlarıyla bizi mutlu etti. İzleyiciye gelince… Özellikle Açık Hava Sinemasına gösterilen ilgi bizi duygulandırdı. Bazı filmlere bilet bulmak için erkenden sıralara girildi. Festivalde çalışan öğrencilerimiz zaman zaman onları zorlayan koşullara karşın canla başla çalıştılar. Tüm bunlar yaşanan tatsızlıklara rağmen bu zahmete katlanmamızı haklı çıkardılar. Hepsine gönülden teşekkür ediyorum.

Evet, Uluslararası Eskişehir Film Festivali gazetelerde çarşaf çarşaf skandallarla yer alan bir festival değil. Popülerlik uğruna oluşturulmuş ilkelerden vazgeçilecek bir festival de değil. 15 sene böyle geçti; bundan böyle de bu şekilde ilerleyecek. Festivalin “şenlik” anlamına uygun, barışçıl, izleyicisini filmiyle, söyleşisiyle, atölyesiyle sinemayla bütünleştiren bir organizasyon. Tek beklentimiz bu çabayı takdir etmeniz ve bu emeğe sahip çıkmanız.

Gördüğünüz gibi bu on günlük festival ortaya çıkana kadar çok şey yaşıyor, çok hikaye biriktiriyoruz. Mesleğimiz gereği yazmak çizmek kanımızda var. Kim bilir belki bir gün Festival Güncesi adında bir de kitap çıkarırız. 

Hep söylediğim gibi, hepinize film dolu günler dilerim...



NOT: Bu arada bizim festivalde bu işlerle uğraştığımızı bilen bir dosttan aşağıdaki karikatür geldi. Teşbihte hata olmaz deyip, affınıza sığınarak paylaşıyorum...

5 yorum:

  1. Şu ifadeler herşeyi anlatıyor zaten:
    "gazetelerde çarşaf çarşaf skandallarla yer alan bir festival değil. Popülerlik uğruna oluşturulmuş ilkelerden vazgeçilecek bir festival de değil. 15 sene böyle geçti; bundan böyle de bu şekilde ilerleyecek."
    Emeği geçenlere selam olsun...

    YanıtlaSil
  2. festivalin uygulamalarını, ne bileyim ödülleri mi değiştirmeli acaba?

    YanıtlaSil
  3. Bilemiyorum... Belki de...

    YanıtlaSil