TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

20 Ocak 2015 Salı

MÜZEDE BİR GECE: LAHİTTEKİ SIR

07.01.2015
            MÜZEDE BİR GECE: LAHİTTEKİ SIR (Shawn Levy/2015)

Şehrimizde de hayli etkili olan kış ve kar yağışı nedeniyle zaman geçirmek için en iyi seçenek, bana kalırsa sinemaya gitmek. Şansımıza vizyonda her yaş ve zevke hitap edecek pek çok film var. Bu hafta ben sizler için ailece gidebileceğiniz bir film seçtim, Müzede Bir Gece: Lahitteki Sır. Film Müzede Bir Gece serisinin üçüncüsü. Filmin yönetmeni de ilk iki filmde olduğu üzere Shawn Levy. Her zaman olduğu gibi önce filmin konusuna bakıp ardından detaylara değinelim.

Hatırlayacağınız üzere, Larry Daley Amerikan Doğa Tarihi Müzesinin gece bekçisi olarak tılsımlı tabletin yol açtığı şeyleri daha önce defalarca deneyimlemiş bir güvenlik görevlisiydi. Tablet sayesinde müzede sergilenen her şey ve herkes gece canlanmakta bu da kaosa neden olmaktaydı. Ne var ki artık bu tablet yavaş yavaş etkisini kaybetmeye ve yok olmaya başlamaktadır ve her şey giderek daha kaotik bir hal almaktadır. Bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Bunun için başta Larry’nin Londra’ya gitmesi gerekmektedir. Ama Larry bu yolculukta yalnız kalmayacaktır... Serinin ilk iki filminde olaylar Amerikan Doğa Tarihi Müzesinin koridorlarında geçiyordu. Üçüncü filmde bir değişiklik yapılmış ve filme bir yol hikayesi de eklenmiş. Zaten sanıyorum ki yalnızca müzede geçecek bir senaryo yazmak artık zor olacaktı. Londra’ya seyahat  filme hem fazladan bir aksiyon katmış hem de yeni karakterler kazandırmış. Sir Lancelot bunların başında geliyor. Bir başka sevimli karakter ise Londra’daki müzenin güvenlik görevlisi Tilly. İkisinin de bu üçüncü filme çok yakıştığını söylemeliyim. Filmde gereksiz yere uzatılan ya da filme katılan bir kaç yan öykü ve espri var. Larry’nin neanderthal atasıyla arasındaki itiş kakış bence biraz fazla uzamış. Larry’nin oğluyla yaşadığı sorunlarsa bence filmin asıl macerası içinde gereksiz bir yan öykü olarak yerleştirilmiş. Baba-oğul ilişkisi filmden çıkarılsa hiç bir şey eksilmez doğrusu.

Filmde müzedeki her şey canlandığı için en önemli nokta görsel efektler. Tıpkı ilk iki filmde olduğu gibi bu filmde de bu işin başarıyla kotarıldığını söylemeliyim. Perdeye yansıyan macerayı heyecan ve zevkle izlemek mümkün.

Filmin oyuncularına gelirsek. Pek tabii Ben Stiller filmin değişmez oyuncusu ve baş karakteri. Larry Daley rolünde yine başarılı. En son Exodus’ta Nun rolünde izlediğimiz Ben Kingsley filmde firavun rolünde ve yine göz dolduruyor. Sir Lancelot rolünde izlediğimiz Dan Stevens’ı Downton Abbey dizisinin müdavimleri Kuzen Matthew rolünden hatırlayacaklardır. Ayrıca bir kaç hafta önce gösterimde olan Kanunun Ötesinde filminde de yer almıştı. Dan Stevens’ı Sir Lancelot gibi böyle hareketli, enerjik bir rolde izlemek keyifliydi. Öte yandan, oyuncular arasında birini izlemek bana hakikaten üzüntü verdi. Robin Williams’tan söz ediyorum. Müzede Bir Gece: Lahitteki Sır oyuncunun ölümünden önce rol aldığı son film ve oyuncuyu yine Theodore Roosevelt rolünde izliyoruz. Elbette yine performansı başarılı. Ancak bir taraftan da onun kadar yetenekli bir oyuncunun son rolünün daha farklı olmasını diliyor insan.

Kısaca, Müzede Bir Gece: Lahitteki Sır programın başında da söylediğim gibi soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak, ailece gidip izleyebileceğiniz, deyim yerindeyse eğlenip, kafanızı boşaltabileceğiniz bir film.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder