TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

1 Mart 2015 Pazar

JÜPİTER YÜKSELİYOR/JUPITER ASCENDING

19.02.2015
            JÜPİTER YÜKSELİYOR/JUPITER ASCENDING
(Wachowski Kardeşler/2015)

Selamlar! Yaklaşık 20 günlük bir aradan sonra yine sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu taşıyorum. Bu arada umut ediyorum ki sizler yine filmlere gitmeye devam etmişsinizdir. Bana kalırsa ülkemizin iç karartan ve bize çoğu zaman kendimizi çaresiz hissettiren gündeminden uzaklaşmanın en güzel ve yapıcı yollarından biri sinemaya gitmek. Bu hafta sizler için Jüpiter Yükseliyor’u izledim. Yönetmen koltuğunda oturan Wachowski Kardeşleri Matrix serisinden ve senaryosunu yazdıkları V for Vendetta filmlerinde hatırlayacaksınız. Jüpider Yükseliyor Wachowski Kardeşlerin yönetmen, senarist ve yapımcı olarak yine sorumluluğun büyük kısmını aldıkları bir film. Gelin her zaman yaptığımız gibi önce filmin konusuna değinelim, daha sonra da diğer detaylar üzerinde duralım.

Jüpiter Jones gökbilimle tutku düzeyinde ilgilenen babasını henüz doğmadan önce evlerine yapılan bir baskın sırasında kaybetmiştir. İsmini de babasının gökbilime olan tutkusundan almıştır. Babasının ölümünün ardından annesi Rusya’dan Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan kuzenlerinin yanına göçmüştür. Artık genç bir kadın olan Jüpiter tıpkı annesi ve teyzesi gibi temizlik işiyle uğraşmakta, daha güzel bir hayat hayalleri kurmaktadır. Biraz para kazanıp tıpkı babası gibi bir teleskop almak amacıyla yumurtalarını satmak üzere bir kliniğe gittiğinde dünyada benzerleri görülmemiş yaratıklar tarafından saldırıya uğrar. Ölmek üzereyken, insan ve kurt genleri taşıyan, savaşçı Caine Wise tarafından kurtarılır. Jüpiter en büyük şoku göçmen bir temizlikçi değil de evrenin hakimi bir kraliyet ailesinin mensubu olduğunu öğrendiğinde yaşar. Dünya ile ilgili çok önemli bir misyonu olduğunu öğrenmesi ise biraz zaman alacaktır... Konusundan da anlayacağınız üzere, fantastik, bilimkurgu, aksiyon türlerinin hepsinden izler taşıyan bir film Jüpiter Yükseliyor. Bu anlamda post prodüksiyon önemli aşamalardan biri. Filmde yaratılan evrenin alışageldiğimiz görselliğe sahip olduğunu söyleyebilirim. Bana göre çok orijinal bir yanı yoktu. Son derece abartılı, amorfik, büyük yapılar alışageldiğimiz bir görsellik. Bu görsellik üç boyut teknolojisiyle perdeye yansıdığında biraz daha izlenebilir bir hal alıyor. Uzay araçları, insan geni taşıyan varlıkların sıra dışı kulakları ise Uzay Yolundaki Kaptan Spack’tan bu yana karşımıza çıkan bir şey ve yeni, özgün bir yanı yok. Filmin özgün yanı Dünya’nın aslında tüm evren için hasat yapılan bir tarla olması. Ancak, Dünyanın bu kadar kıymetli olmasının ve uğruna kraliyet ailesinin birbirine ölesiye düşman olmalarının temelinde insanlık kadar eski bir güdü var; genç ve ölümsüz kalmak. Yani Wacowski kardeşler antik ve evrensel bir güdüyü alıp, özgün bir fikirle buluşturmuşlar. Bence filmin en kayda değer yanı bu. Buna karşın özellikle bu hasat temasının senaryoda yeterince derinlikli ele alınmadığını düşünüyorum. Jüpiter’in neden kraliyet ailesinin bir üyesi olduğunun ise yeterince vurgulanmadığı kanısındayım.

Filmin aksiyon yanı oldukça güçlü. Öyle ki zaman zaman bir bilgisayar oyunu izlediğim hissine kapıldım. Özellikle, Şikago’nun alt üst olduğu sekans aksiyon anlamında oldukça başarılıydı. Filmde hoşuma giden bazı detaylar da yok değildi. Bürokrasinin hicvedildiği sekans ya da tarlada bırakılan izlerle kült yapıt Tanrıların Arabaları’na yapılan gönderme güzeldi.

Oyunculuklara gelirsek... Mila Kunis’in perdeye yakışan bir imgeye sahip olan yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Bence canlandırdığı Jüpiter Jones karakterine de gerek imgesiyle, gerek oyunculuğuyla hakkını vermiş. Caine Wise rolünde izlediğimiz Channing Tatum daha çok B sınıfı filmlerde oynamış bir oyuncu. Bu filmin aksiyon yükünü o taşıyor ve bence o da bunun hakkını vermiş. Jüpiter ve Caine arasındaki kimya ise perdeye yansımış. Yan rollerde izlediğimiz Sean Bean ve Maria Doyle Kennedy’e yazık edildiğini düşünüyorum. Eddie Redmayne de Balem rolünde fena değildi.

Kısaca, Jüpiter Yükseliyor, giderseniz 2 saat 7 dakikalık süresine rağmen sıkılmayacağınız ama izleyemezseniz de çok büyük bir kayıp yaşamayacağınız ortalama bir film.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder