TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

25 Şubat 2016 Perşembe

SAKİN BATI / SLOW WEST

10.12.2015
SAKİN BATI / SLOW WEST (Yön. John MacLean / 2015)

Kış dönemi vizyona giren filmler açısından biraz daha şanslı oluyoruz. Seçenekler arttığı gibi, beklenen seri filmlerin yeni bölümleri de salonlarda yer buluyor. Düğün Dernek 2, Açlık Oyunları Alaycı Kuş Bölüm 2 müdavimlerin bekleyip salonları doldurduğu filmler. Star Wars içinse bilet satışı yapılıyor bir süredir. Sinemalarda böyle bir hareketlilik sürüp giderken ben yine kıyıda köşede kalmış alternatiflerin peşine düştüm ve şehrimizde tek salonda oynamakta olan Sakin Batı’yı izledim sizler için. Sakin Batı yönetmen John MacLean’in ilk uzun metrajlı filmi ve bu filmle Sundance Film Festivalinden Jüri Büyük Ödülünü alarak döndü. Yani karşımızda yeni ve fakat gelecek vaat eden bir yönetmen var. Filmin senaryo yazarı da yine John MacLean. Gelin önce filmin konusuna değinelim, ardından da diğer detaylar üzerinde durmaya çalışalım.

Jay Cavendish İskoçya’dan Amerika Birleşik Devletlerine, aşık olduğu Rose’u bulmak üzere gelmiştir. Batı ödül avcılarıyla doludur. Amerikan yerlilerine soykırım uygulanmaktadır. Hayatta kalmak neredeyse mucizedir. Genç ve naif delikanlı Jay için bu yolculuk göründüğünden çok daha zor ve tehlikelidir. Ama o, aşk ateşiyle elinde kılavuz kitabı ve pusulasıyla yoluna devam eder, ta ki ödül avcılarının başına silah dayadığı güne kadar. Ona yardım eden Silas da aslında bunu para karşılığı yapar ve onu aşık olup peşine düştüğü Rose’a götürme konusunda gönüllü olur. Ama sonradan anlaşılır ki Rose ve babasının başına 2000 dolar ödül konmuştur ve Silas da ödül avcılarından biridir. Acaba tüm bu zorluklara karşın Jay Rose’a kavuşabilecek midir? Sakin Batı adını fazlasıyla hak eden bir film. Filmde ödül avcıları, Kızılderililer, patlayan silahlar, soygunlar var ama bunların hiçbiri filmi alışageldiğimiz bir Western yapmıyor. Örneğin, Kızılderililerin öldürülmelerine, bu katliamlarla bir kültür yok olacak diye adeta ağıt yakan, bununla ilgili detaylı bir kitap yazan dolandırıcı Werner gibi bir karakter başka bir Western filminde karşımıza çıkamazdı sanırım. Filmin içinde bu ve buna benzer pek çok şaşırtıcı ve beklenmedik olay ve kişi var. Hal böyle olunca, film ağır da ilerlese olacakları merakla izliyorsunuz.


Filmin kurgusu oldukça iyi tasarlanmış. Kabul edelim, sırf aşk için İskoçya’dan kalkıp gelip Amerika Birleşik Devletlerinin vahşi topraklarında yalnız başına seyahat eden Jay’e bu motivasyonu veren aşkı ve Rose ve babasının başına neden 2000 dolar ödül konduğunu merak ediyorsunuz. Filmde yerli yerinde konulan flash backler Jay’in niçin vahşi batıda olduğunu anlamamıza yardım ediyor.

Filmin bütününe yayılmış gösterişten uzak bir özen var. Örneğin İskoçya’da geçen sahnelerde renkler ve aydınlatma sayesinde o soğuk iklimi iliklerimize kadar hissederken, Amerika’da batının o kavurucu çöl iklimini duyumsuyoruz. Kostümler ve dekorlar yalın ve özenli olma özelliğine sadık kalıyor.

Sakin Batı’nın kadrosu çok kalabalık sayılmaz. Film ağırlıklı olarak Jay ve Silas üzerinde ilerliyor. Özellikle ikinci yarıda kadro ve aksiyon artıyor ama yine de aksiyon bizim bilip anladığımız tarzda değil. Dolayısıyla, filmin tür olarak Western’e bambaşka bir yorum getirdiğini söylemeliyim.

Filmdeki oyunculuklara gelirsek... Aynı zamanda filmin yapımcısı da olan Michael Fassbender’ı Silas rolünde izliyoruz. Bana kalırsa Western’e yakışan, dozunda bir sertliği ve yumuşaklığı harmanlayarak karaktere can vermiş Fassbender. Jay rolünde izlediğimiz Kodi Smit McPhee de başarılı bir iş çıkarmış. Filmin bütününde irili ufaklı rollere çıkan tüm oyuncuların aslında aynı özenle seçilmiş ve yönetilmiş olduğunu hissediyorsunuz. Örneğin, oldukça kısa bir rolü olan ve Werner’i canlandıran Andrew Robert bence harika bir performans sergiliyordu.


Kısaca, eğer Western türünü seviyorsanız ve yeniliklere açıksanız, şehrimizde tek salonda ve tek seans oynayan Sakin Batı’yı kaçırmayın derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder