TRANSLATE. PLEASE TRY IT!

Bu Blogda Ara

25 Şubat 2016 Perşembe

SPECTRE

11.11.2015
SPECTRE/SPECTRE (Sam Mendes 2015)

James Bond serisinin son filmi Skyfall’u 2012 yılında izlemiştik. Serinin 24. filmi Spectre 6 Kasım’dan bu yana vizyonda. Filmin yönetmenliğini yine Sam Mendes üstlenmiş. Bu kez filmin konusu şöyle: 007 James Bond M’den ona kalan bir görüntülü mesajdan yola çıkarak teşkilattan habersiz, Meksika’da tek başına bir operasyon düzenler. Ancak bu olay orada sonlanmaz ve James Bond bir çok ülkede kanlı eylemler düzenleyen karanlık bir örgütün ve onun yöneticisinin peşine düşmek zorunda kalır. Bu konuda ona destek olacak kişi ise Solgun Kral lakaplı Mr. White’ın kızı Madeleine Swann olacaktır.

Önceki film Skyfall bana göre seri içinde özel bir yere sahipti. Skyfall’da James Bond’un insani yanlarını görebilmiş, zayıf yönlerine tanık olmuştuk. Hatta olağanüstü bir ajan olmasına karşın Skyfall’da bu yönü bile sarsıntıya uğramıştı. Bunlar seri içinde alışkın olmadığımız ama karaktere daha derinlikli bir boyut katan özelliklerdi. Vizyondaki son film ise tam anlamıyla bir U dönüş. Yönetmen Sam Mendes ve senaryo grubu alışıldık James Bond karakterini geri taşımışlar. Olağan olduğu üzere filmde pek çok gösterişli aksiyon sahnesi var. Açılıştaki plan sahne bunlardan biri. Göze batmayan ama gerçekçilik anlamında sınırları zorlayan efektler ve aksiyon eşliğinde izliyoruz Bond’u bu plan sahnede. Elbette filmin geri kalanında da aksiyon ve efektler en belirleyici unsurlar.

Bond filmlerinin vazgeçilmez niteliklerinden bir diğeri James Bond’a eşlik eden kadın karakterler. Filmde öne çıkan iki isim var. Bunlardan ilki James Bond’un Meksika’da öldürdüğü Sciarra’nın karısını canlandıran yetenekli ve güzel oyuncu Monica Belluci. Diğeri ise Mavi En Sıcak Renktir’den hatırlayacağınız Lea Seydoux. Ne yazık ki filmin Monica Belluci’yi kapsayan bölümü filmin bütününden kopuk ve anlamsız olmuş. Üstelik herkesin öldürmek için peşine düştüğü Lucia’ya ne olduğu sorusu film boyunca yanıt bulamıyor. Bana kalırsa Monica Belluci’nin olduğu bölüm filmden çıkartılsa çok da büyük bir kayıp olmaz.

Madelien Swann’ı canlandıran Lea Seydoux bana kalırsa iyi bir iş çıkarmış. Oyuncu perdeye yakışıyor ve aksiyon sahnelerinde de oldukça başarılı. Seydoux’un adını daha sık duyacağımızı düşünüyorum.

Bond filmlerini anlamlı kılan bir başka önemli nokta ise James Bond’un mücadele edeceği düşman. Sonuçta bu düşmanlar Bond’un varlığını anlamlı kılıyorlar. O nedenle yine oldukça detaylandırılmış düşmanlar var karşımızda. Filmin kötü karakteri Blofeld’i canlandıran Christopher Waltz iyi bir performans sergiliyor. Waltz’ın kötücüllüğü fiziksel değil. O daha çok intikam duygusuna hizmet eden zekasıyla Bond’u zorluyor. Fiziksel olarak James Bond’un mücadele ettiği karakter ise Dave Bautista’nın canlandırdığı Mr. Hinx karakteri. James Bond ve Mr. Hinx arasındaki fiziksel çatışmalar filmin en sürükleyici sahneleri.

Bond filmlerinin bir başka alameti farikası tema şarkılarıdır. Spectre’nin tema şarkısı Writing’s On The Wall’u Sam Smith seslendiriyor. Açıkçası, kötü bir şarkı değil ama Adele’in seslendirdiği Skyfall ile yarışabilecek güçte olduğunu düşünmüyorum.


Kısaca James Bond serisinin son filmi Spectre serinin müdavimlerini tatmin edecek, tam seyirlik bir iş. Hoş vakit geçirmek için düşünülebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder